MANEVİYATA hitap ettiği için çok kimsenin yazmaya yanaşmadığı bir konu olarak telakki ediyorum.
Oysa her şey açık açık paylaşılmalı.
Herkes fikrini toplum kabulleri sınırında ifade edebilmeli.
Maneviyat dedim.
Çünkü konu hassas.
Din ile ilgili yorum yapmaya başladığında çoğu insanın korkusu dinsiz ilan edilmektir.
Katılmıyorum, hem de hiç katılmıyorum.
Herkesin dindar olmasını bekleyemezsiniz ama hiç kimseyi de inançsız olmakla suçlayamazsınız.
Mesela ben.
Dini vecibelerimi tam olarak yerine getirdiğimi asla söyleyemem ama beni inançsızlıkla suçlayabilecek kimseye de fırsat ve cevaz vermem.
Herkesin inancı yüreğinde…
Ve onun da ne kadar güçlü ve yerinde olduğunu da bilecek sadece Yaradan’dır.
Namaz kılmıyorum ama tüm hayatım boyunca huşu ile dinlediğim şey, sabah ezanıdır.
Derinden gelen, bestesine uygun ve detone olmayan bir sesle söylenen sabah ezanını dinlediğimde nefesimi bir daha derin ve rahat aldığımı hissederim.
Bu çocukluğumdan beri böyledir.
Bahçelievler Mahallesi’nde geçti kendimi anladığım çocukluğum.
O tarihte camilere bağlanmış hoparlörler yok.
Her sabah yatağımda minarenin şerefesine çıkmış, bir eli kulağında dört yöne dönerek ezanı ifa eden müezzinin o yanık sesi hala kulaklarımdadır.
Ben çıplak sesle söylenen o günkü ezanı duymadığını söyleyen tek bir kula rastlamadım.
Peki ya şimdi?
Her minarede dört hoparlör.
Ve mikrofonun başına geçmiş nameden bihaber kart sesli, ezanı katleden müezzinler…
Sabahın dördünde sesi sonuna kadar açıp sözüm ona ezan okuduklarını zanneden gurabeler!
İşte şimdi tam da burada Sayın İl Müftüsü’ne sormak istiyorum.
Sayın Müftüm;
Ehli olmayanların ezan okuması doğru ve mubah mıdır?
Çocuğu var, hastası var mikrofonun sesinin bu kadar yüksek volümde olması sizce uygun mudur?
Ezanı-ı şerif asla bir gürültü değildir ama mübağalaya kaçıp, akortsuz sesleriyle ezan okuduklarını söyleyenlerle halkı muhatap etmek kirliliğin daniskası değil midir?
Tek bir örnek vererek bitirmek istiyorum.
Mimar Sinan Mahallesi’nde benim sabah vakti en az dört ayrı camiden duyduğum ezan sesi var.
Aynı anda başlayıp, biten iki ezan dahi yok ama biliyor musunuz?
Bu başıboşluk ve disiplinsizlik hoş mudur?
Ortak yayına geçeceğinizi söylediğinizden bu yana aylar geçti, sözlerinizin bir kıymeti yok mudur?
Hepsi bir kenara ezanı, ezan gibi okuyamayan hatta bazıları Türk dahi olmayan akortsuz sesleri duymak istemiyoruz.
Onlara gösterilen tepkilerin vebali ve günahı sizin boynunuzadır.
Sahi sayın müftü şimdi bu konuya el atıp, düzeltecek misiniz?
Yoksa kolaya kaçıp beni dinsiz mi ilan edeceksiniz?
Not: Zirve Camii’ni bu sözlerden tenzih ediyorum.