HER ne kadar müdahil olmaksak da ülkenin gündemini…
Bu gündem minvalinde gelişen…
Muhataplarının görüş ve tepkilerini…
Tüm bu görüşlerin halk üzerindeki yansımalarını takip etmek mecburiyetinde kalıyoruz.
Son günlerin konusu;
'DEM VE DEMLENME!'
Bu deyimin sahibi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli...
Yerel seçimler öncesinde muhalefet partilerinin DEM ile yaptığı iş birliği için söyledikleri hafızalarda…
DEM'lilerle bir araya gelenlerin ne vatan hainliği kalmıştı…
Ne de bölücülüğü.
Ama gün geldi, devran değişti.
Şimdi İmralı'nın özgürlüğe giden yolunu açan Sayın Bahçeli, konu Anayasa değişikliğine gidecek yolu açabilecek ilişkileri sağlamak olunca her şey mubah oluyor.
Ne şehidin hatırası kalıyor…
Ne de gazinin yürek acısı.
İşte dün CHP Genel Başkanı'nın DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmeden sonra yapılan değerlendirmeleri izlerken bunları anımsadım.
Muhtevası açıklanmayan İktidar-DEM mutabakatının ne olduğunu bilemiyoruz.
İşin tuhaf tarafı mecliste bulunan muhalefet partileri de bilmiyor.
O nedenle, ülke barışının sağlanması yolunda her türlü yaklaşımın ve desteğin sağlanacağını ifade eden CHP Genel Başkanı; 'Ancak her şey açık olmalı ve meclis çatısı altında konuşulmalı. Ülke insanlarının arasında 50 yıla dayanan zıt görüşlerin halli ve barışın sağlanması kadar İktidar- İmralı- DEM minvalinde yapılan görüşme ve anlaşmanın mecliste tüm üyeler açık şekilde beyanı ve meclis iradesine başvurulması şarttır' diyor.
Bunu neden diyor;
Zira iktidar ortağının hiç saklamadan açık şekilde beyan ettiği gibi sayın cumhurbaşkanının bir kez daha seçilebilmesinin yolu, Anayasa değişikliğinden geçiyor.
İşte asıl soru işaretleri de burada başlıyor.
Anayasa değişikliğinin desteklenmesi hususunda DEM'e neler vaat edildiğinin açıkça beyanını istiyor muhalefet.
50 binin üzerine insanımızın şehit olduğu bu davada, şehir kanlarının yerde kalmaması, gazilerimizin vicdanlarının sızlamaması için açıklık şart.
Ancak millet önünde ve meclis onayında olacak bir anlaşmanın adı olabilir; Mutabakat!
Onun ötesi vicdanları sızlatacak taviz ve menfaat talebi olur ki; Türk halkının buna evet demesi çok da mümkün değildir.