ÇAĞIMIZ, teknoloji çağı.
Dünya her türlü gelişime açık.
Bilimin her dalında ilerlemek ve söz sahibi olmak için tüm gelişmiş ülkeler büyük bir yarışın içindeler.
Bunun başı eğitim elbette.
Dolayısıyla gerek ekonomi gerekse teknoloji de söz sahibi ülkelerin çıkış noktası gençlerini eğitmekten geçiyor.
Eğitmek dediğim, okuma yazama öğretmek değil.
Herhangi bir şekilde diploma sahibi yapmakta değil.
Zira artık çağımızda tek başına bir üniversite diplomasına sahip olmak başarılı olmaya yetmiyor.
Aranılan, vasıflı bir insan olmak için başka şeylerde gerekiyor.
Gelişmişlikte aranan başka hususlar var artık.
En az bir lisan bilmek.
Sosyal projelereşliğinde yetişmek.
Dünyadaki gelişmelerden haberdar olmak.
İletişim teknolojilerine vakıf olmak.
Bilimin yeni yıldızı “Veri tabanları”konusunda yetişmiş olmak.
Ve daha birçok şey.
Tabi bunların olabilmesi için öncelikle eğitim sisteminizin buna ve çağa, çağdaşlığa uygun gelişimlere açık olması gerekiyor.
Aynı materyallere uygun sistem değişikliklerini yapmış olmanız gerekiyor.
Yani ezberciliğe dayalı sistem sonucu vereceğiniz diploma ile sadece bir okul bitirmiş oluyor çocuklarımız.
Bu yöntemlerle gelecek nesillere örnek olacak bir genç nesil itemiyorsunuz toplumun önüne.
Tek başına bir diplomanın yetmeyeceğini de yıllara sari artan genç işsiz sayısında görebiliyoruz.
Bir şekilde bir yerden başlamadığımız, istikrarlı davranamadığımız için gelişmiş ülkelerle aramızdaki makas her geçen gün biraz daha açılıyor.
Onlar Mars’ta olası bir hayat projesi çalışmaları ile geleceğe koşarken biz toplum olarak hala Belediyelerin açtığı “Tanzim Satış Yerleri”ile topluma hizmet ettiğimiz ve geliştiğimiz yanılgısıyla yürümeye devam ediyoruz.
Geleceğe nasıl hazırlanıyoruz?
Hazır mıyız?
Bizden sonraki nesillere nasıl bir ülke bırakacağız?
Dünya ülkeleri uygarlıklarını bir üst dereceye taşıyan sistem ve gelişmişliklerle buluşturma çabalarını her gün biraz daha en ilmi şekilde arttırırken biz ne yapıyoruz?
Lafı uzatmayayım.
Dün ben bilgisayarımı açıp, haber turundayken 1.5 yaşındaki torunum yan odada Baby TV ile vakit geçiriyordu.
Ekranım bir anda karardı, içeriden de TV’nin sesi kesildi.
Elektrikler kesilmişti.
Sesil (torunum) geldi, güya kendisine göre bir konuşmayla derdini anlattı.
Baktı olmayacak elimden tutup içeri götürdü ve televizyonu gösterdi.
“Aç”diyordu,“Aç.”
Yıl, 2019.
Dünya çocukları uzay projeleriyle çalışıp, bilgisayarlarında bilim-kurgu ile kendilerini geliştirirken.
Sesil ve onun gibi milyonlarcasıhala kararan ekrana şaşkın gözlerle bakıyor.
Şimdi söyleyin bakalım;
Ben şimdi Sesil’e dünya uzayda oynarken, “Samsun’da elektrikler kesildiğini, ekranın o nedenle karardığını nasıl anlatayım?”