KENDİ elinizle çizdiğiniz kadere, “Benim kaderim bu değil” diyemezsiniz.
Ama biz millet olarak alışmışız isteğimiz dışında gelişen her olayı kader ve alın yazısına bağlamaya.
Yaşantım boyunca hiç katılmadığım bir kavram;
“Alın yazısı.”
Kimsenin alnında bir şey yazmıyor..
Orda ne bir kitap.
Ne bir kitabet.
Ne de bir yazıt var..
Allah hepimize akıl, fikir ihsan eylemiş..
Kullan hayatını iyi ve yaşanılır kıl, demiş..
Sen düşünemiyor, düşündüğünü uygulayamıyorsan.
Geleceğin adına olumlu kararlar veremiyorsan, bunun kaderle, alın yazısı ile ne ilgisi var Allah aşkına!.
Bir müddet önce Büyükşehir Belediye Başkanı yöre insanına sormuş;
Ne dersiniz bu caddeyi(Çiftlik) trafiğe açalım mı?..
“Açalım” demişsiniz.
Bir şehrin tümünü ilgilendiren bir konuda 3 yüz, 5 yüz kişinin karar vermesine karşı çıkıp, irade koymayı da becerememişsiniz!.
Şimdi çıkmış, “Çiftlik Caddesi açılacak ama insanlara değil, Parktek’e para basacak!”diyorsunuz.
Ee, ne bekliyordunuz?..
Bir cadden trafiğe açılması ne anlama geliyor, sizce?
Artık o andan itibaren araçların oradan geçeceğine..
Bir itiraz var mı bu tespite?
Yok!..
Araç geçecekse, o caddede eskiden olduğu gibi park sorunları hortlayacaktır.
Cadde esnafı dükkanının önüne eskiden iskemle, koltuk atmıyor muydu?..
Bugün tedbir alınmazsa yine olacağı o dur.
“Park ederim, edemezsin” tartışmaları kavgaya kadar gidecektir.
O nedenle madem caddenin trafiğe açılmasına rıza gösterdiniz, sonuçlarına da katlanacaksınız.
Parktek meselesi ise, bu konuda başınıza gelecek en iyi şeydir..
En azından alışveriş yapacağınız yerde park imkanı verir..
Ama üzgünüm eskisi gibi salına salına yürüyemezsiniz.
Sizin gibi o caddeyi Babalarını Çiftliği belleyen Suriyileliler’de!..