HAYATA gözlerini açıp, kendini anlamaya başladığı andan itibaren her insanın bir yaşam amacı var.
‘Yok’ diyene inanmam.
Kariyer…
Kimlik…
Şahsiyet…
Unvan…
Veya başka bir şey diyebilirsiniz.
Hiçbirine itiraz etmem.
Bunların hepsi arzu edilendir ama hayatın tamamı anlamına gelmez.
Zira yaşadığınız her gün ihtiyacınız olan başka şeyler var.
Güvenilir olmak...
İlgi görmek…
Sayılmak…
Sevilmek ve değer bulmak…
Bitti mi?
Hayır!
Çünkü bunların dışında öyle yaşanası şeyler var ki hayatın gerçek anlamını ve yaşanılabilirliğini ancak onlarla tadıyorsunuz.
Huzur ve mutluluk…
Onlar yoksa hayatın tüm zenginliklerine ve artılarına da sahip olsanız, yaşanası bir hayatınız yok demektir.
Çökersiniz…
Bezersiniz…
Gün gelir gözünüzü kırpmadan hayattan yok oluşu beklersiniz.
Geçen gün ‘Ha bir gün önce. Ha bir gün sonra’ metni ile bir fotoğraf yayınlayıp, bir yığın da beğeni almıştım.
Ama kimsede çıkıp, ‘Bunun anlamı ne’ diye sormadı bile.
‘Ölüm gülüm, ölüm.’
Az yaşamışsın…
Çok yaşamışsın…
Huzur ve mutluluk yoksa…
Değer bulamamışsan;
Ha bugün ölmüşsün…
Ha yarın.
Ha bir gün önce…
Ha bir gün sonra.
Ne fark eder?