BİRKAÇ gündür aynı konuya odaklandım ama affınıza sığınıyorum.
Zira Alanlı Mahallesi’nde sokaklar güvenli değil.
Sahipsiz köpekler cirit atıyor.
Sahiplilerde, sahipleri tarafından kontrolsüz dışarıda…
Sözlerim, isteklerim kendim için değil bilesiniz istiyorum.
Isırıldım bir köpek tarafından ama kurtulacak gücüm vardı.
Yine saldırırsa belki birkaç ısırık daha alırım ama yine kendimden uzaklaştırmayı beceririm.
Ama kendini koruyamayacak insanlar var.
Ama korumasız çocuklar var.
Bu işi hafife alan, sırt dönen insanların kendi çocukları yok mu, merak ediyorum.
Aynı şey kendi muhitlerinde olsa işi bu kadar ağırdan alırlar mı?
Dün sabah İl Emniyet Müdürümüz Dr. Ömer Urhal beyefendi aradı geçmiş olsun dileklerini iletmek için.
Bu köpek ısırmalarının başlı başına bir vaka haline geldiğini ve bir gün öncesinde yine Samsun’da ağır bir vaka yaşandığını söyledi.
Köpeklerle uğraşmak polisin görevi değildi ama insan faktörünün olduğu yerde duyarsız kalamadıkları için bu işle görevli olanları daha enerjik olmaya itmeye çalıştıklarını söyledi sayın müdür.
Aynı şekilde Şehit Recep Tokur Polis Merkezi Amiri Hakan beyde elinden geleni yapacağını söylemek için aradı.
Hassasiyetlerinden ötürü kendilerine minnet borçluyum.
Niye ısrar ediyorum;
Çünkü ben kuduz aşısı oluyorum.
Tedavim beni ısıran köpeğin durumuna göre devam edecek veya sonlanacak.
Köpek kuduz olabilir yani!
Ve kesinlikle karantina altında olması lazım.
Ama aradan 4 gün geçti, gözlem altına alınamadı.
Oysa daha dün sabah erken saatlerde ve akşam 19.00 gibi aynı sokakta bu kez yanında bir başka dişi köpekle beraberdi.
Yani öğle güneşi altında köpek aramak nafile ve göstermelik bir çaba oluyor.
Köpek, mesai saatleri içinde tıpış tıpış gelip size teslim olmuyor.
Ben kimseye, ‘Gelin benimle meşgul olun’ demiyorum.
Gelin, işinizi yapın diyorum.
Çünkü bu mahalde yaşayan insanların sağlığı ve güvenliği sağlanmalı.
Çünkü ‘O köpek ve beraber olduğu dişi karantina altında’ olmalı.
Bilmem anlatabiliyor muyum?