GOOGLE amcaya bir sorayım dedim;
“Omurgasız hayvanlar sınıfına hangileri giriyor” diye.
El cevap;
-Omurgasız hayvanlar grubunda yer alan canlıların en önemli özelliği, vücutlarının sırt kısmında bir omurgaya sahip olmamasıdır.
Omurgasızlar, tür çeşitliliği ve sayıları bakımından incelendiğinde hayvanlar âleminin en geniş grubunu oluşturur.
Omurgasız hayvanlar; süngerler, sölenterler, solucanlar, yumuşakçalar, eklem bacaklılar ve derisi dikenliler olmak üzere altı grupta incelenir” dedi.
Ondan iyi bilecek halim yok.
Elbette verdiği cevap doğru ama…
Eksik!
Çünkü omurgasız canlı her yöne eğilen, bükülendir.
Sünger mesela;
“İki elinizin arasında istediğiniz yöne bükebilirsiniz.”
Sölenter mesela;
“Büyük bölümü denizlerde yaşayan omurgasızlar sınıfına girerler. Deniz anası, mercan gibi…”
Solucanlar mesela;
“Yeryüzünde, yer altında nerede ekmek oraya gider kıvrıla kıvrıla. Boşa kıvrıldığını hiç göremezsiniz.”
Yumuşakçalar mesela;
“Hayvanlar aleminin kafadan bacaklılarıdır. Ahtapot, salyangoz, sümüklü böcek belirgin örnekleri. İşlerine yaramayan hiçbir şeye sarılmaz ayakları”
Eklem bacaklılar mesela;
“Tüm hayvan türleri içinde en büyük gruptur. Tür çeşitliliği, sayıları ve yayılış alanları çok fazladır. Arthropoda, Kabuklular, Crustucea, Akrep, Örümcek gibi…
Arthropoda omurgasızlar sınıfının en büyüğü olarak anılır.
Ama bu da yanlıştır.
Çünkü omurgasız hayvanların en büyüğü, insandır!
Bakın etrafınıza, her taraf onlarla doludur.
Nerede, ne bulacaklarını bilirler.
Nereye, kime büküleceklerini…
Ve gücün etrafında birleşmeyi…
“Her Devrin Adamı” olarak nam yaptıkları gibi omurgasızlıklarının yanında “Asalak” olarak da anılırlar…
Peki, hayvanlarla ne farkları vardır, derseniz.
Hayvanların kaderidir bükülmek.
Bizim omurgasızların ise, hedefi…