ANA konumuza geçmeden önce Polis Teşkilatımızın 177. kurtuluş yıldönümünü bir kez de köşemden kutluyorum.
Bir kez daha diyorum çünkü pazar gecesi İl Emniyet Müdürümüz Sayın Dr. Ömer Urhal’ı mesajla kutladım ama toplum önünde yeniden kutlama gereksinimi duydum.
Evet özlüyorum!
Neyi mi?
Hayat adına çok şeyi…
Huzurlu bir yaşamı özlüyorum önce.
Önüme, geleceğe rahat ve endişesiz bakmayı özlüyorum.
Baktığım yüzlerde umutsuzluğun yerine gülümsemeleri özlüyorum.
Akşam evine geri geri gitmeyen ebeveyn görüntülerini özlüyorum.
Karşılıksız, menfaatsiz arkadaşlıkları, dostlukları özlüyorum.
Aile olmayı, aile fertlerini mutlu kılan aile büyükleri profillerini özlüyorum.
Devletimi özlüyorum.
Milletine günü yaşatacak, geleceği huzurlu kılacak bir devleti özlüyorum.
O devleti cumhuriyet ve demokrasi adına liyakatle yönetecek makam sahiplerini özlüyorum.
Halkın sesi olacak,
Onun dertlerine kulak verecek,
O dertleri samimiyetle savunup, seslendirecek ve haklarını savunacak siyasetçileri özlüyorum.
Hiç mi yok böylesi insanlar diyorsanız, genelleme yapamam ama siyaseten değil, yürekten sahiplenecek siyaset temsilcilerini özlüyorum.
Seçildikleri günden sonra hizmeti değil, 5 yıl sonrasını, yeniden seçilecek yolları düşünmeyen yerel yöneticiler özlüyorum.
Kent adına, toplum yararına olacak projeler hedeflenirken sivil toplumu en azından dinleyen, ciddiye alan yerel liderleri özlüyorum.
Samimiyeti özlüyorum.
Anılmayı, hatırlanmayı özlüyorum.
Sevmeyi, sevilmeyi özlüyorum.
Kendinden önce karşısındakini seven toplum hizmetkarlarını özlüyorum.
Aslında her işin başı sevgi…
İçi sevgi doluysa bir yüreğin hiçbir soruna kayıtsız kalamayacağını biliyorum.
İşte böylesi yürekleri özlüyorum.
Ve önce insan olmalı Ademoğlu…
Vatanını, milletini sevmeli.
Geçmişini,
O geçmişten bugüne gelmesini Atatürk’e borçlu olduğunu…
Atatürk’ün, Türkiye ve millet olduğunu iyi bilmeli.
Bilmeli ve geçmişini sevmeli.
Sevmeli ki geçmişi özletmemeli!
Ne yazık ki ben geçmişimi özlüyorum.