BU şehrin gerçekleri var…
Öncelikle çarpık yapılaşma ve betonlaşmanın gelişme ve kentleşme olarak algılandığı bir imar yapılanması içinde.
Bunu zaman zaman söylüyorum; Samsun’un ilk imar planlaması 1915 yılında Fransızlar tarafından yapılmış.
Güneyden kuzeye dik ve birbirine paralel ve denize inen sokaklar…
Onlar duruyor.
Kuzeyden gelen rüzgarla deniz havasını kentin güneyine ulaştırıyor.
Bir de o planlama içinde düşünülmüş bulvarlar var.
Ama o dönemin yaşayanları, “Bize bu kadar geniş bulvar ve cadde lazım değil, fayton geçecek yol olsun yeter” deyip bulvarların sağına soluna binalar yaparak daraltmış ve bugün meydan olarak anılan yerler meydana gelmiş.
Kimsenin bu işleyişten şikayeti olmamış ki, geçen yıllar içinde yeni açılan cadde ve bulvarlarda da aynı anlayış ve zihniyet hakim olmuş.
Yol, sadece yol denmiş.
Her iki cephesine çok katlı binalar dikilmiş.
Bina cephelerindeki yeşil alanlar inşaat alanlarına dahil edilmiş.
Her sokak mesken, her mesken aynı zamanda ticaret alanı olmuş.
Sadece çanak içine sıkışmış eski Samsun’da değil yeni imar alanlarında da aynı yanlışlığa devam edilmiş.
Ve en önemli detay şehrin her tarafında atlanmış.
Bu kadar bina, artan popülasyonun karşılığı otopark ihtiyacı unutulmuş, ya da bilerek ihmal edilmiş.
İşte bugün o ihmallerin ağır sancısını çekmekte Samsun…
Otopark sancısı ve ihtiyacı!
Parasını veren binasına otoparktan sıyırmış!
Genel otoparklarda olmayınca Samsun’da araç sahibi olanlara sadece yollar kalmış.
İşte birkaç yıl önce ana caddelerde park için millet birbiriyle kavga eder, dükkanının önünü kendi malı gibi işgal ederken bir uygulama başladı;
Parktek!
3 lirayı veren her cadde ve bulvarda park imkanını buldu.
Kimileri, “Devletin caddesinden kira alınır mı?” diye sorguladı ve eleştirdi bu uygulamayı.
Kendilerince haklıydılar belki ama işi buraya ihmaller ve kentin gerçekleri getirmişti.
Sonra baskılar, mahkeme kararları…
Akabinde popülist politikalar bazı caddelerde Parkomat uygulamasının kaldırılmasına neden oldu.
Sonra?
Baktılar ki, kazın ayağı öyle değil uygulama işe yarıyormuş.
Kesin çözüm değil belki ama geçici de olsa bir tedavi şekli.
Parkomat uygulaması ilk çıktığında söylemiştim;
“Kesin çözümler üretilinceye kadar bu uygulama işe yarar.”
Yanlış mı?
Dün kaldırılsın diye imza toplayanlar şimdi aynı imzaları devam etsin diye toplamıyor mu?