ÜLKEM insanı adım başı marketler zincirine rağmen pazarlardan vazgeçemiyor.
Nedenini çok bilemiyorum.
Pazarlar marketlere oranla ucuz mu?
Yoksa pazar kullanımı psikolojik bir alışkanlık mı?
Pazarlar üreticiden tüketiciye aracısız bir satış merkezi mi?
Yoksa halkın bu geçmişten gelen alışkanlığının bir sömürüsü örneği mi?
Fiyatları bilenler herhalde bu sorunun cevabını daha iyi vereceklerdir.
Cevabı, pazar olanlar yine de akşam pazarının daha ucuz kabulünü kullanmaya devam edecekler.
Nereden bakarsanız bakın, marketler ve alışveriş zincirleri ile pazar yerleri Türk tipi bir alışkanlığın eseri.
Zira yurt dışındaki ülkelerde bizdeki gibi her sokak ve semtte bu tür yerleri göremezsiniz.
Özellikle alışveriş merkezleri şehir dışındaki alanlarda tesis edilir.
Her mahallede, mesken bölgelerinde veya ticaret merkezlerinde göremezsiniz.
Hafta sonları araçlarıyla giden halk haftalık alışverişin yaparak evine döner.
Bizde ise her mahallede birkaç ayrı market, enine boyuna düşünülmeden inşa edilmiş AVM’ler ve haftanın belirli günlerinde değişik semtlerde kurulmuş pazar yerleri görürsünüz.
Hal böyle olunca aklına esen, aklına gelen her yerde yeni bir market açmayı, devlet eliyle de yeni pazar yerleri tesis etmeyi marifet beller.
Bir öncekinin yarattığı aksaklık ve sorunları çözemeden ve unutarak...
Atakum’da da yeni bir pazar yeri açılmış.
Nerede olduğunu bilmiyorum açıkçası.
Merak da etmiyorum.
Açıldığı yere getireceği sıkıntıları ise ezbere biliyorum.
“Alın size bir sokak, tepe tepe kullanın” diyecekler.
Disiplin yok!
Denetleme yok!
Kur tezgâhı, istediğin ürünü dilediğince sat.
Nasıl olsa bu avanak milletin sahibi yok.
Akşam tezgâhını toplarken de çöpünü, pisliğini olduğu yerde bırak.
Geçen Salı gecesi Mimar Sinan Pazarı’nın tezgâhlar kalktıktan sonraki halini görünce düşündüm tüm bunları.
“Belediye temizledi ama” diyebilirsiniz.
İyi de oraya harcanan emeğin, mesainin karşılığını kim ödüyor?
“Buna değer” diyenler çıkarsa önce pazar yerlerinin kurulduğu sokak ve caddelerde ikamet edenlere bir sorun, derim.