HAFTA sonu pazar genelgesi ile 81 ilde pazar yerleri kuruldu.
Samsun’un Atakum ilçesinde de tüm pazar yerleri eşzamanlı olarak akşam 17.00’ye kadar açıktı.
Sosyal medyada sayın vali ve protokol üyelerini pazar yerinde gezerken görünce yazayım dedim.
O gün ben de pazara uğradım.
Alışveriş niyetim yoktu şöyle bir pazarı gezip durumu kolaçan etmekti niyetim.
Yazlık fideleri görünce dayanamayıp birkaç tane aldım.
Ama asıl ifade etmek istediğim konu pazarın korona pandemisindeki görüntüsü idi.
Giriş bu kez sıkı kontrol altındaydı.
Polis girişe kurduğu stantta HES kontrolü yaparak vatandaşı içeri alıyordu.
Titizlikle uygulanan yöntemin yararlı olduğu muhakkak.
En azından herhangi bir temaslı veya izlenen vatandaşın sağlıklı insanlarla beraber olmasının önü kesilmişti.
Belki dönemin etkisinden, belki tüm pazarların eşzamanlı kurulmuş olmasından mıdır bilemiyorum son derece tenhaydı Mimar Sinan’daki pazar yeri…
Gelenlerin bir kısmının da benim gibi gezmeye geldiğini düşünürsek, pazarcı esnafı açısından pek amacına uygun ve karlı bir alışveriş günü olmadığı gerçekti.
Tek tük insanın tezgâhlar önünde olduğu görüntüler bu tespitin önemli bir kanıtı olsa gerekti.
Hatta bir pazar esnafının,“ Vallahi buraya kadar hiç gelmeyip, tezgahı evin önünde açsaydım daha iyiydi” serzenişini de işittim.
Hiç kolay değil halleri…
Allah hepsinin yardımcısı olsun.
Onca uğraş verip yetiştirdikleri ürünlere talep olmadığını görmek onlar adına içler acısı bir durum.
Kazanamayan insan yılgınlığa düşer.
Ümidi azalır...
Şevki düşer…
Mücadele gücünü, inancını kaybeder.
Geriye bu mübarek günlerde akşam ellerini açtığında sadece rızık duası etmek kalır.
Velhasıl-ı kelam, pazarcı mutlu değildi.
Umduğunu bulamamıştı.
Nereye, ne zamana kadar sabrederler onu bilemem ama umut etmekten vazgeçen insanın itidalini de kaybedeceği gerçeğini düşünürsek işleri zor.
Allah kimseyi çoluğunun, çocuğunun rızkını kazanır olmaktan geri koymasın.
Evine başı önde giden bir aile büyüğünün ruh halini düşünmek dahi istemem.