HAYATIN tamamı sevgi üzerine kurulmuş bir süreç.
Doğuştan ölüme gidene dek her canlı sevgiyi tatmak için yaşıyor.
Yaşı yok yani…
Küçük bir çocuk için de yılları hayatın sisli perdelerinin ardına bırakmış bir yetişkin için de geçerli.
Gizli bir güç gibi sevgi!
Sahip olduğumuzda kendimizi daha güçlü, daha güvende hissediyoruz.
Karanlığı, aydınlığa çeviren bir duygu çemberi adeta…
Yaşamayan var mı?
Peki, onu kaybetmekten korkmayan?
Kendisine sevgiyi vereni yitirme endişesiyle o duyguyu derinden hisseden bir küçük yüreğe ne demeli peki?
Hikâye bu işte ve hatta gerçeğin kendisi…
Büyük ninesinin öldüğünü duymuştu.
Duymuştu duymasına ama büyük bir ihtimalle o yaşta ölümün ne anlama geldiğinden habersizdi.
‘Ölenler geri gelecek mi, dede’ diye sordu.
Yok kızım onlar cennete gidecek.
‘Peki, biz onları artık göremeyecek miyiz?’ diye devam etti
‘Onlar gelmeyecek ama gittikleri yer çok güzel..
Hiç üzülmeyecekler...
Hep gülecekler…
Daima mutlu olacaklar ve bir gün bizde onların yanına gidip, orada buluşacağız…’
‘Ben ölmek istemiyorum’ dedi.
Sen daha büyüyeceksin, okulunu bitirip genç kız olacaksın.
Sonra evlenecek anne, anneanne olacaksın…
‘İstemiyorum’ dedi, istemiyorum.
Işık saçan gözleri küçüldü, donuklaştı ve gözlerini gözlerime dikerek:
‘Sen de ölecek misin?’
‘Evet’ dedim, ‘bende öleceğim.’
‘Peki, sonra gelecek misin?’ .
‘Hayır’ dedim, ‘gidenler geri gelemez ki!’
Daima gülen gözleri küçüldü, doldu ve;
‘Peki o zaman beni kim sevecek?’ dedi, başka da bir şey söyleyemedi.
İşte hayat…
Onun içini sevgi ile doldurabiliyorsanız anlam kazanıyor ve yaşanabilir oluyor.
Yaşı yok…
Zamanı, zemini de…
Sevdikçe yaşadığınız…
Sevdikçe yaşattığınızı hissediyor.
Seviyorsanız, seviliyorsunuz.
Mutlu hafta sonları ve sevgi ile dolu bir yaşam dileğiyle…