“NUR topu gibi bir oğlumuz oldu” deyimi toplum içinde yer bulmuş bir deyim.
Bugünlerde ülke olarak bizimde bir oğlumuz oldu ama bizimki maalesef sağlıksız.
Adı: Korona Virüs…
Onunla yatar, onunla kalkar olduk.
Ekranlar virüsle ilgili konuşmalar, tartışmalarla dolu.
Kimimiz gerçekten tedbir peşinde...
Kimimiz abartıdayız.
Kurul üyesi doktor diyor ki: “Sağlıklı insanın maske takmasına gerek yoktur.”
Akşam sokağa çıktığımda bakıyorum gencecik çocukların yüzünde maske…
Virüsü oyun, maskeyi oyuncak bellemişler zahir!
Buzdolabına bakıyorum, günlük tükettiğimiz gıdalardan tükenen var mı?..
Markete gittiğimde bazı rafları boş görüp, soruyorum;
Niye?
Mutlaka sizde izliyor, dinliyorsunuz.
Bu virüsten sakınmanın temel kuralları var.
-Ellerinizi sık sık sabunlu suyla en az 20 saniye, parmak araları ve bilekleriniz dahil yıkayın.
-Tokalaşmayın, sarılmayın.
-İnsanlarla aranızda mesafe bırakın.
-Özellikle 65 yaş üstü olmak üzere sokağa çıkmayın.
-Öksürüp, hapşırırken kolunuzun dirsek içini kullanın, ya da bunun için bir peçete, kağıt mendil bulundurun.
Veriler, toplumun yarısından fazlasının bu virüsle tanışacağı ve belli yüzdelerle risk grupları oluşacağı.
O nedenle tedbiri elden bırakmayın, gerisini hekimlere ve Allah’a bırakın.
Ama kimseye bırakmadan yapmamız ve almamız gereken tedbirlerde var.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, semt pazarlarında esnafların eldiven ve maske takmasını halk sağlığı açısından zorunlu kılacak bir karar almış.
Semt Pazarları bizim kentimizde de süregelen bir alışkanlık.
Çok uzağa gitmeden Atakum Belediye Başkanı Sayın Cemil Deveci’ye sorayım;
Peki ya bizim pazarlar, Sayın Deveci?
Arkalarında pislik yuvası bir cadde bırakan pazarlar!
Haftanın her günü bir başka mahallede.
Halk sağlığı sadece İstanbul veya başka şehirlere özel olmayacağına göre;
Biz bir önlem, bir karar aldık mı?
Maske, eldiven falan?