ÜLKE insanımın aklı ile dalga geçmek artık moda oldu.
Gücün yoksa...
Sessini duyuramıyorsan…
80 vilayetin hepsinde adın geçse nafile.
Önce Ankara’da olacaksın…
Sonra siyasi kimliğin olacak...
Sadece o da yetmez.
Milletvekili olacaksın…
Oldun mu?
Hah, işte tamam!
O zaman keyif keka!
Ballı maaşlar…
Kıyak emeklilik…
Ömür boyu sağlık giderleri...
Üstelik bonus olarak yakınların da dahil…
Meclis tarafından ödenecek telefon paraları…
Ne geçim derdi…
Ne enflasyona yenilmek.
Hal böyle olunca ne yapacaksın?
Canın sıkılacak başka öncelikleri diline dolayacaksın.
Mesela, ‘Kırmızı ışıkta beklemek canımı sıkıyor. Bana serbest olsun.’
Hay hay paşam emrin olur!
Olur, olur da sormazlar mı adama, sen 11 aylık mısın?
Yasalar önünde, kurallar çerçevesinde seni halkta ne farkın var
Mecliste oturuma mı yetişeceksin?
Böyle bir mazeretinde yok çünkü bakıyoruz oturumlar bomboş.
Halkın sıkıntıları görüşüyormuş umurunuzda mı?
Kırmızı pasaport tamam…
Ceylan derisi koltuklara eyvallah…
Hadi kendinin, eşinin, çocuklarının sağlığına kadar sırtımızda taşırız diyelim.
İyi de kendini itfaiye, ambülans yerine koymak nereden çıktı?
Sen kırmızıda geçerken onlar ne yapacak, seni mi bekleyecek?
İnsan olarak benden, bizden ne farkın var?
Tabii şimdi içinden dersin,
Plakamda çakar...
Halkı kim takar?
Bence deme…
Medeni ol…
Beşeri ol…
Kuralları delme.