KRİTİK günlerde memleketimizde adettir söz alan çok olur.
Akademik kariyeri olanlardan vazgeçtim bizler bile birer korona uleması olduk çıktık.
Sığı bilgilerle her yerde ahkam kesmekteyiz.
Ama biz halkız.
Birer bireyiz.
Bildiğimizi sandığımız şeyleri satmayı marifet biliriz.
Mazur görülecek bir yanımız var yani!
Çok çok, “Ağzı olan konuşuyor” der çıkarlar.
Peki, kariyerli ağabeylere ne oluyor?
Baş belası virüs, Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları dalına giriyor.
Herhangi bir hekim genel hatlarıyla hastalığın ne olduğunu bilir ve tavsiyelerde bulunur ama kendi dalı dışındaki bir gelişme için diğer ihtisas dalına hürmet gösterir.
Gündem yaratmak ya da bir şekilde gündemde kalmak için gayret edenlere kimse kusura bakmasın şahsen prim tanımıyorum.
Bilgi kirliliği yarattıklarını düşünüyorum.
Kamuoyunda genelde devletin bu tür gelişmelerde gerçek rakamları duyurmadığı gibi bir izlenim var.
Bunu zaman zaman ben de düşünüyorum.
Böyle olunca, o boşluğu doldurmak için birileri ortaya çıkıp, kafaları karıştırıyor.
Dün gazetedeki bir sağlık haberini okuyan kentimizin değerli iş adamlarından Fahrettin Ulusoy aradı.
“Samsun için söylenen vaka sayısına ne diyorsun?” diye sordu.
Uzun konuştuk, kendisine bu tür beyanlar için neler hissettiğimi söyledim.
O nedenle dünkü yazımda Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan’ın kendi tespiti olan 400 rakamına, Sayın Valinin ve İl Sağlık Müdürü’nün mutlaka açıklık getirmesi gerektiğini ifade ettim.
Aradan çok geçmedi, Sağlık Bakanı Sayın Koca, Samsun’daki vaka rakamını 112 olarak açıkladı.
Bu beyan sonrası Sayın Ulusoy tekrar aradı, açıklanan bulguyu değerlendirdik.
Sanırım ikimizde, “Bakan 112, Dr. Erkan 400 diyor. Hangi rakam gerçeğe uygun” diye düşündük.
Açık söyleyeyim, ben devletçiyim.
Devletin verdiği rakama güvenmek isterim.
Ama Samsun’da tüm tabiplerin bağlı olduğu bir oda başkanı bu rakamın neredeyse dört katını ifade ediyorsa düşünürüm, aklım çillenir.
Oysa gerçek neyse, o dillendirilse.
Korkacaksak, korksak!
Tedbirlere sıkı sıkı yapışsak.
Sevineceksek sevinsek.
Kurallara olarak kent olarak uyduğumuz için memnuniyet hissetsek.
Yani,
“Rakam” deyip geçmesek!