BUGÜNLERDE muhalefet liderlerinden ilginç konuşmalar ve tespitler dinliyoruz.
Elbette görevleri halk adına yapılamayanları denetlemek.
Güncel konularda bunu fazlasıyla yapmaya çalışıyorlar.
İcranın başında olmamak bu anlamda ellerini rahatlatıyor.
İlginç konuşmalar yapıyorlar dedim ya onlardan bir tanesi DEVA Partisi Lideri Ali Babacan’ın ekonominin üretken olamaması hakkındaki tespiti…
Doğu ve Güneydoğu’yu gezerken köylünün, çiftçinin tarlasını sulamak için sulama kanallarının yapılmasının şart olduğunu söyleyen Babacan, “Ama iktidar yatırımını sulama kanalı yapmayı tercih etmez. Çünkü onda rant yok. Bunun yerine parayı betona yatırıp, rantı teşvik ediyorlar” diyor.
Bu iktidarın içinden gelen ama görevi boyunca uyarıcı olmaya özen gösterdiğini söyleyen Babacan, “O nedenle bizim olduğumuz dönemde ekonomi yolundaydı ama şimdi kimsenin tespitini söylemesine müsaade edilmiyor. Ekonominin hali ortada” diye ekliyor.
İhalelerde mevcut ihale yasasından faydalanarak birçok ihalenin acil yapılması gereken işler kapsamına sokularak 2-3 kişi veya kuruluşun bu ihalelere davet edilerek yapıldığını, bu işlerle ilgili çoğu kişinin de bu ihalelerden haberdar olmadığını üstüne basarak söyledi.
Avrupa Birliği’ne üye 23 ülkenin ortak bir ihale yasası uyguladığını, ihalelerde bu yasa nedeniyle yarışma ortamının ve devletin kazancının arttığını, yapılacak ilk şeyin bu ihale anlayışını Türkiye’ye getirip rantın önüne geçilmesinin olduğunu ama kimsenin kulak asmadığını ilave ediyor Babacan…
Bir başka lider, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kentimizi ilgilendiren bir konuya parmak basıyor.
Samsun Çarşamba Ovası’nda yapımı devam eden biyokütle enerji santralini kast edip “Samsun Çarşamba Ovamızı betona ve ranta feda etmeyeceğiz” diyerek Çarşamba ve Çarşambalılara selam gönderiyor.
Bir bilirkişi heyetinin ovanın kaderi için karar vereceğini belirten Akşener, “Çarşamba Ovası korumaya mı ranta mı teslim edilecek, bu heyet karar verecek. Tarım arazilerimize göz dikenlerin karşısındayız. Tüm teşkilatımızla süreci takip edip, ovamızı betona ve ranta feda etmeyeceğiz” mesajı veriyor.
Bu iki örnekten çıkan sonuç;
Devlet eliyle yapılacak herhangi bir yatırımda rant, devlete ve millete aitse kimsenin diyeceği bir şey yok.
Ama rant kişilere veya şirketlere endekslenmişse buna şiddetle itiraz var, deniliyor.
Ya da ben böyle anlıyorum.
Keşke vaktimizi ve çabalarımızı rant üzerine değil de halkımızı refah ve huzura yaklaştıracak üretken bir ekonomi üzerine yoğunlaştırabilsek.
O zaman bu gereksiz konular üzerinde zaman tüketmemiş olurduk herhalde…