ÜLKENİN gündemi olması gereken değil şu an hiç olmaması gereken konularla tartışılıyor.
İlk sorun, ekonomi...
Her gün biraz daha sıkıyoruz kemerlerimizi.
Bir yumruk geliyor, düğümlüyor boğazımızı…
Vallahi açık söyleyeyim görünen o ki ben dahil hepimiz geleceğimizden endişeliyiz.
Boyutları o kadar yüksek ki bu endişenin ruh sağlımızda onarılmaz yaralar açılıyor.
Ne olacağız?
Nasıl geçineceğiz?
‘Yarın, bugünü arayacak mıyız?’ soruları kafamızı o denli meşgul ediyor ki sinirlerimizin ve ruh sağlımızın buna karşı koyması mümkün değil.
Bakın sorun bu endişeleri yaşayanlara, ‘göğüslerinin üzerine bir kaya parçası konulmuş gibi hissettiklerini’ söylerler.
Zor yani…
İyimser olmak istiyor muyuz?
Sanırım bunu hepimiz istiyoruz.
Ama düne bakınca bugüne olur vermek hiçbir iyimserliğe sığmıyor.
Biliyor musunuz, her türlü hastalık bir şekilde son bulur.
Başlar…
Yayılır…
Kontrol altına alınır.
Ama er ama geç çaresi bulunur ve son bulur.
Tüm bu sağlıksızlıkların içinde en çok hasar vereni dertlerimizle yoğunlaşırken bozulan ruh sağlığımız olur.
Ayak parmağınızın ucundan, saçınızın teline kadar esaret altına girersiniz.
Ne görür…
Ne duyar…
Ne işitirsiniz…
Sizi siz olmaktan, normallikten ve kontrolden çıkartır.
Bu kadar sorun kafalarımızı örümcek gibi sarıyorken, zinde ve sağlıklı kalmamız mümkün değil.
Bir yerde patlar ve açığa çıkar.
Kimsenin teyit etmesine gerek yok.
Kendimden biliyorum.
Allah hepimizin ruh sağlığını korusun.