BUGÜNLERE gelmemiz asla tesadüf değil.
Zira yanlış, yıllar öncesinden başlıyor Adnan Menderes Sahil Yolu’nda…
Bir defa yapılış amacına uygun kullanılmaktan vazgeçildi rahmetli Muzaffer Önder zamanında…
‘Gezinti Yolu’ olarak planlanan ve öyle açılan sahil yolu sonrasında trafiğe açıldı.
Zannedildi ki yolu açıp herkesin sahile inmesini, denizden istifadesini sağlarsak, kimsenin başaramadığını başarmış oluruz.
Oysa sahil de deniz de herkesindi.
Bunun için oraya taşıt trafiğini eklemenin bir faydası da anlamı da yoktu.
Yıllarca hem yazdım hem konuştum.
Sahile bu imar anlayışıyla katacağınız tek şey, ‘Asayiş sorunu ve huzursuzluk olur’ dedim.
Kontrolsüz ve ölçüsüz verilen içki ruhsatları…
Mesken alanlarının, ahbap-çavuş ilişkileriyle ticari alanlara dönüştürülmesi...
Artan nüfus ve insan sirkülasyon nedeniyle güvenlik önlemlerinde yetersiz kalmak...
Maddiyatın ön plana çıkartıldığı bir sosyal yapılaşma anlayışına teslim olmak, sahili bugünkü duruma getirdi.
50 yılını orada geçirmiş biri olarak sahilden kaçarak uzaklaşmış biriyim.
Çok tatsız olaylar yaşadım.
Huzurum kalmadığı gibi üstüne mafya bozuntularıyla uğraşmak durumunda kaldım.
Bugün hala birçok ticari işletmede bu bozuk anlayışın izlerini görüyoruz.
Bunun sonucu da bize son üç haftada, üç silahlı olay olarak yansıyor.
Sadece bu değil tabii...
Vatandaşlarımız sahil yolunda gezmeye korkuyor!
İti, köpeği, serserisi, sarhoşu, yabancısı, varoşu sahili yaşanmaz hale getiriyor.
Bakın vatandaş konuşmaya dahi korkuyor!
Sevgili Tolga Birgücü, sahilde yaşananları vatandaştan dinlemek üzere röportaj yapmaya gittiğinde, vatandaş konuşuyor.
Derdinin, korkusunu anlatıyor ama ‘Benim ismimi, resmimi kullanma’ diyor.
Peki, bu korku kimden sizce?
Hadi gelin, onu da ben söyleyeyim.
Birçok içkili iş yerinde konuşlanmış, oraları sahiplenmiş bir ilçemizin namı hiçte iyi olmayan mensupları var.
Resmimizi görürlerse, gelir bizi bulur diye korkuyor.
Bu resmi ve olayların buraya geleceğini görmek için falcı olmaya gerek yoktu.
Üç kuruş için cayır cayır ruhsat kesenler, gelip şimdi bu pisliği temizlesinler bakalım.
Adım başı içki ruhsatı verirseniz olacağı budur!
Önce Batıpark’taki alanı önermiştim.
Sonrada Yat Limanı’ndan dolguyla kazanılacak alanı.
‘Gelin içkili restoranları burada toplayın. En azından kontrolü, güvenliği sağlaması kolay olur’ demiştim.
Dinleyen, takan olmadı tabii…
Hala yapacak şeyler var aslında.
Emniyet Müdürlüğümüzün takibi ve önlemi yok diyemem.
Ömer Sağırkaya zamanında bisikletli polis timleri vardı ve insanlar onlar sayesinde güvenle gezerlerdi.
Şimdi bildiğim kadarıyla oluşturulan bir de bekçi kadrosu var.
Sayın Emniyet Müdürümüzün, onları da işin içine dahil ederek yeni bir güvenlik planlaması yapabileceği düşüncesindeyim.
Ama bu yapılırken belediyenin de isteyen herkese içkili işyeri ruhsatı uygulamasından vazgeçmesi ön şartlardan biri olmalı.