İKİ gündür gündemimde olan konularla beraber olmuştuk bu köşede.
Bugün ise bana üç detaylı haber gönderen Yazı İşlerinin hakkını teslim etmek istiyorum.
‘Çarşı, pazar yanıyor’ dememin bilmem bir esprisi var mı?
Piyasanın gerçeğini yansıtmamasına rağmen devletin açıkladığı rakamlar bile bu yangını kısmen teyit ediyor.
Pazara çok çıktığımı söyleyemem ama yaptığım spora uygun beslenme tarzımın içindeki kalemlerin fiyatlarının her alışverişte cebime biraz daha haksızlık yapıp, tırtıkladığının da farkındayım.
Ama çalışan nüfusun yüzde 50’sinin asgari ücretin altında kazanca sahibi olduğu ülkemde bu vatandaşlarımızın gözlerinin ferini söndüğünü söylememe de müsaade edin lütfen…
Nasıl sönmesin ki?
Kasapta et, kıyma…
Markette süt ve gıda ürünleri…
Pazarda sebze, meyve fiyatlarının etiketlerini okumak dahi zül geliyor artık bu millete…
Bakın Türk insanın sofralarının baş yemeği fasulye bile ihanet içine girmiş.
Dudak uçuklatan fiyatıyla kilosu 40 liraya yükselmiş.
Eh, birde içine katacağınız diğer malzemeleri eklediğinizde artık çoktan fakir yemeği olmaktan çıkmış, zam şampiyonu fasulye!
ZİNCİR MARKET DARBESİ
ONLAR şehir hayatımızın içine gireli bir hayli zaman oldu.
İlk açıldıklarında nasıl da keyiflenmiş, gururlanmıştık cicili bicili görüntülerine...
Birçok klâs marka ayağımıza gelmişti bizim için…
Ama bilemedik yavaş yavaş altımızı oyduğunu…
Çünkü hayatımızın içinde çocukluğumuzdan beri var olan 70 küsur sektör temsilci gün be gün zincir marketlerin etkisiyle yok olmaya başlamıştı.
Bakkal Hasan Amca, Kasap Recep Efendi, Terzi Hüsnü Amcalar birer birer tükenmeye, yok olmaya başladılar.
Şimdilerde nüfus yoğunluğunun en düşük olduğu bölgelerde bile kuralsızlığın getirdiği avantajla boy gösteren zincir marketler, bizi içten kemiren çekirgeler gibiler.
Vallahi mal meydanda!
Esnaf çaresiz, iflas bayrağını çekerken, ekmek satışına bile talip olan zincir marketler birçok sektörün ipini çekmekte.
Hal böyle işte!
Bitirirken bir konuyu daha dile getirmek istiyorum.
Bu milletin bir parçası olarak içinde bulunduğumuz durumu sıkça ifade etmek mecburiyetinde kalırken bazılarının benimle ahbaplığı kestiğini, benden uzaklaştığını müşahede ediyorum.
Çok önemli değil demiyorum ama benim önceliğim ayrıcalıklı dostluklar değil, içinde yaşadığım toplumun gerçekleridir.
Ve ben, kimliğim ve yapım gereği onları dillendirmeye devam edeceğim.