EVLERİMİZDEYDİK…
Sokaklar geçmişe hizmet edemedi, bomboş kaldı.
Ellerimizde bayraklarımız bağıramadık.
Bir ülkenin kuruluş çimentosunun atıldığı bugünü alışılagelmiş şekilde kutlayamadık.
Ama kutladık…
Çünkü biz Samsun’duk.
Sadece biz mi?
Bütün ülke andı bu kentin ve Ata’sının adını…
Bayraklar astık...
Şarkılar söyledik…
Akşam 19.19 oldu, balkonlardaydık.
Göğsümüzü gere gere İstiklal Marşımızı söyledik.
101 yıl önce atılan ilk adımla yakılan meşalenin hiç sönmediğini bir kez daha gördük ve gösterdik.
İstanbul’da aldığı mührü, Amasya’da teslim eden Ulu Önder’in bu ülkenin kurtuluşuna adımlanan Kurtuluş Yolu’nu beraberce bir kez daha yürüdük.
Yenilmiş, yoksul düşmüş, her karış toprağı işgal edilmiş yorgun bir milletin, inançlı önderiyle şahlanışını ifade eden 19 Mayıs’ta bir kez daha şükrettik.
Bugün birdik.
El ele, gönül gönüleydik.
Çünkü bildik ki “Hepimiz aynı gemideydik.”
O gemi 19 Mayıs’ta, bu yüce milletin gönlünde yeniden çiçek açtı.
Tüm Türk halkı haklı bir coşku ve sevinci yaşadı.
Ama biz ayrı bir gururluyduk.
19 Mayıs’ın şehrinde doğmuş, burada yaşamış ve yaşatmış bir kentin çocuklarıydık.
Bu bayramı ruhunda hisseden, yaşatan her Türk ferdine elbette saygı duyuyorum.
Bugün Türkiye’nin her köşesinde Samsun adının zikredilmesi bir ayrıcalıktır bizim için.
Biz her gün Samsunluyuz.
Ama bugün…
Bütün Türkiye, Samsunlu…