BUGÜNE kadar hiç değinmedim.
Biraz gelişmeleri beklememden kaynaklandı.
‘Kim ne diyecek, ne tavır alacak’ geçen zaman içinde belirginleşsin istedim.
Şahsi fikrimi sormanıza gerek bile yok.
Türkiye’nin en verimli ovalarından biri olan Çarşamba Ovası’na zehir soluyacak bir sisteme sempati duymayı bir kenara bırakın adını bile zikretmem mümkün değil.
Ben bu topraklarda sanayi sitelerine, fabrikalara hatta spor alanlarına karşı çıkmışken bir biyokütle santraline evet demem için aklımı yitirmiş olmam lazım.
Bana bize düşecek olan emir kullarının zavallılıklarını seyretmek olacak.
Kendi iradeleriyle karar veremeyecek olanların çoğunluğuyla santrale evet denileceğini tahmin etmek zor değil.
Irın, gıırın edecekler!
Hık, mık diyecekler!
Birkaçı ağzında şöyle yararlı, böyle yararlı diye kem, küm edecek.
Sonra da oylayıp, geçirecekler demem gerek kaldı mı?
Kendi ilçesindeki bu illete ‘evet” diyen Çarşamba Belediye Başkanı hangi akla hizmet etmiştir yüzüne sormak isterim.
Diğerlerini tartışmıyorum bile.
İnanarak kabul oyu verdiklerini düşünmüyorum bile.
Siyasi erkin bu kadar güçlü ve hükümran olduğu bir ülkede başkası beklenemezdi zaten.
Konuyla ilgili muhalif milletvekili, belediye başkanları ve meclis üyelerinin tepki vermesi normal.
Bir kamu görevi hatta!
İktidar kanadından gelen çok sert tepki ise şaşırtıcı değil!
Bu tepkinin sahibi Şenol Kul…
Terme eski Belediye Başkanı ve benim geçmişten tanıdığım sporcu kardeşim.
Terme’de de karşı durmuştu.
Çarşamba için de aynı duruşu sergiledi.
Samimiyetine inanıyorum çünkü geçmişteki tavrı da aynıydı.
Bu kanattan gelen cılız bir tepki olarak kalmaya mahkum ne yazık ki.
Muhalefet temsilcilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının tepki ve çalışmalarının devamına ihtiyaç var.
En önemlisi de halkın bu konuda bilinçlendirilmesi ve yasal yollardan bu direnişe dahil edilmesi.
İçinde halkın olmadığı bir karşı çıkış güdük ve zayıf kalmaya mahkumdur zira!