SAĞLIK sektörü hepimizi yakından ilgilendiren ve sağlık açısında güven duygusuyla yaklaşmayı arzu ettiğimiz bir sektör.
Yeni yazarımız Prof. Dr. Şevket Özkaya’nın son yazısını okuyunca bu konuda birkaç kelamda ben edeyim istedim.
Yani bir sağlık kuruluşuna gittiğinizde sizinle ilgilenmesi gereken doktor ve diğer sağlık görevlilerinden…
Önce güler yüz...
İlgi…
Doğru bilgilendirme ve sorunlarınıza ciddiyetle yaklaşım bekliyorsunuz.
Bir hasta olarak belki en önemli yaklaşımınız, onlara güvenmek oluyor.
Şahit olduğumum küçük bir olayı anlatarak konuyu derinleştirmek istiyorum.
Tedavi amaçlı gittiğim bir sağlık merkezinde otururken doktor odasına girerek görevli sekretere yanındaki eşiyle ilgili derdini anlatmaya çalışmaktadır hastanın eşi…
Kendilerinden talep edileni detaylı anlatarak eksik bırakacağı bir detay olmamamsına da özen göstermeye çalışmakta.
Sekreter yarı dinleyip, yarı işiyle meşgul olarak dışarıdan sıra numarası alması gerektiğini söyleyerek sonlandırır konuşmayı…
Bu arada bir diğer hastasıyla meşgul olmakta olan doktor soru soran çift çıktıktan sonra sekretere dönerek;
‘Ne konuşturuyorsun boş boş. Çıksın dışarıda sıra alıp, beklesin.’
Elbette bu hiçbirimizin arzu ettiği yaklaşım biçimi değil.
İşte Şevket hocamız da bir doktorun toplum içindeki yerini ve davranış biçimlerini özetlerken aynı konudaki bazı tespit ve serzenişlerini dile getirmiş.
Diyor ki hocamız;
Hakkımız doktorları çok sever.
Doktor lafı duyunca kendini bir toparlar ve gözleri parlar.
Bizi en çok seven ve saygı duyan vatandaşlarımıza, salt kendi makamını korumak için kullanan idareciler başta olmak üzere kendi negatif duygularımızı yansıtarak onları kendimize düşman etmeye başladık.
Öfkemiz, gücümüzü yettiği vatandaşa yansıtıyor ve sonra halkın bizden nefret etmesine hayret ediyoruz diyor.
Daha çok şey söylüyor da Şevket hoca, gerisini kendi yazısında okuyun (Türkiye’de doktor olmak 1-2) diye burada yazmıyorum.
Ama kıssadan hisse çıkartmak için yazdıklarım yetiyor.
Kim olursak, hangi meslek erbabı olursak olalım, sevgi ve saygı görmek istiyorsak…
Karşımızdakine de aynısını vermemiz gerekiyor.
Sözün özü;
‘Önce İNSAN olmamız gerekiyor…’
Ve inanın Prof. Dr. Şevket Özkaya ve onun gibiler bunun en güzel ve yakın örnekleridir.
Darısı farkında olmayanların başına…