HAYATIM boyunca kimseyi dostluğa zorlamadım.
Dostluk öyle sıradan bir gelişme değil.
İnsanların birbirini sevmesi gerek önce.
Sonra saygı duymaları…
Hem kişiliklerine…
Hem ihtisaslarına…
Hem toplum içindeki yerlerine…
İlişkiler bu silsile gelişir.
Tanışır arkadaş, dost olurlar.
Belli günlerde birbirlerini arayıp, sormaları icap ettiğinde yakınlıklarının derecelerini kullanırlar.
Yani bir mesaj verirken…
Bir konuyu paylaşırken…
O ilişkinin gereklerini kullanırlar.
O nedenle ben, bayram seyran mesajlarında telefonuma gelen kutlamaları bu ilişkilerin derecesine göre yorumlar ve ciddiye alırım.
Çok yakınımda olanlar zaten bizzat arayarak duygularını iletirler.
Uzak olanlar, iletirler mesajlarını da ben ciddiye almam.
O güne kadar bir kez görüşmeyi düşünmemiş.
Görüşme isteklerine saygı göstermemiş.
Yazılmış bir yığın metine gereken değeri gösterip olumlu veya olumsuz tepkisini belirtmemiş.
Laf olsun, beri gelsin misali utanmadan sıkılmadan birilerini görevlendirip, sayılı günler için mesaj göndermiş.
O mesajların…
O duyguların bende hiç mi, hiç kıymet, harbiyesi yok.
Ha gelmiş!
Ha gelmemiş!
Önce medeni bir insan olacaksın.
Beşeri ilişkilerini samimiyetle kuracaksın.
Ondan sonra mesaj mı gönderiyorsun…
Duygularını mı belirtiyorsun senin bileceğin iş.
Ama dediğim gibi;
Bugüne kadar bir kez nezaketen de olsa ziyareti düşünmeyenler için sözüm.
Sıkılmadan, utanmadan kime gönderdiğinizi dahi bilmediğiniz mesajları bana göndermeyin kardeşim.
Benden uzak, Allah'a yakın olun.