UZAKLARA gitmeyeceğim.
Zira ben önce kapımın önünü süpürmeye…
Ayrıca Samsun neyse Ankara’da odur diye bakarım, arkadaşım…
Çünkü burada ne yaşıyorsak ve ne yaşatılıyorsa bilirim ki;
Ülkenin her köşesinde de ayrımsız öyledir.
Komşum, arkadaşım veya kentin herhangi bir sokağındaki hemşerim aç ve muhtaçsa;
Bilin ki yurdun herhangi bir köşesindeki yurttaşımız da aynen öyledir.
Açtır!
Muhtaçtır!
Vatandaşta öyle de devletin herhangi bir kesitinde farklı olması mümkün müdür sizce?
Değildir elbette!
Her köşeye bakmaya gerek yok.
Ben belediyeleri söz konusu etmek istiyorum.
Bugün devletin desteğini vermediği bir belediyenin ne ayakta kalma şansı.
Ne de bir yatırım yapma şansı vardır.
Maaşları ödeyebilir,
Rutine ilişebilirse kendin şanslı sayabilir o belediyenin başkanı…
Geçmişe uzandığımızda şartların bugünkü gibi olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Genelde sağ iktidarların bazı bölümlerde sol iktidarların ve koalisyonların olduğu dönemlerde devletin yaklaşımında hiç fark gözlemlemedik.
Yıllarca rahmetli Demirel iktidardaydı.
Bir dönem Ecevit-Erbakan Koalisyonu.
Arada 80 ihtilali ve konsey.
1984’te Turgut Özal Hükümeti.
2002’ye kadar Ecevit Hükümeti.
Tüm bu dönemlerde oy kullanmış ve Samsun’daki belediye başkanlarıyla irtibatı olan biri olarak hiçbir iktidarın ve başındaki devlet adamının ben belediyelere o partinin başkanı, bu partinin başkanı olarak baktığını uzak veya yakın durduğunu görmedim.
Çünkü onlar devletin başındaydı.
Görevleri halka hizmetti.
Ve bu ayağa en yakın hizmeti veren belediyeleri de herhangi bir partinin belediyesi değil de devletin birer belediyesi olarak görüyorlardı.
Ki, doğrusu da buydu.
Yani bugünkü gibi bendensen yaşarsın.
Değilsen süründürürüm düşüncesi asla devletin hiçbir kademesinde geçerli olmadı.
Son yıllarda ise özellikle mega kentlerde ve büyükşehirlerde belediyelerin iktidardan muhalefete geçmiş olması, belediyelerin dolayısıyla halkın kaderini de değiştirdi.
Zira iktidar mensupları kendilerinden olmayan belediyeleri cezalandırma cihetine giderken asıl cezalandırdıklarının hizmetle mükellef oldukları halk olduğunu unuttular.
Ya da unutur görünüp, husumet güttüler.
Benim bu ülkede, bu kentte dolu dolu yaşamış ve hizmeti geçmiş bir vatandaş olarak bu davranış şekillerine akıl, sır erdirmem mümkün değil.
Bu anlayışa destek vermem ise hiç mümkün değil!
Ben iktidarlardan devleti temsil etmelerini.
Devlet’in her bir kuruluşuna halkın kendisi gözüyle bakmalarını beklerim.
Sanırım halkın beklentisi de doğru olanı da budur!