SABAH sporlarını hiç aksatmadığımı biliyorsunuz artık.
Dün sabah da saat 07.00 olmadan orman yolunu tuttum.
Kendime tayin ettiğim güzergahta hızlı adımlarla yürüyorum...
Kuş cıvıltıları, bir koyun sürüsü ve kadim dostlarım sincaplar oradalar.
Çevrede gözümü rahatsız eden tek görüntü ağaçların altında bırakılmış çöpler. (Yarın bu konuda bir yazı kaleme alacağım yeniden)
Bir-iki resim alayım köşemde kullanırım deyip cebimden telefonumu çıkartınca bir cevapsız arama gördüm.
Saat 07.15’i gösteriyor.
Arayan, CHP Milletvekili Sayın Haluk KOÇ.
Şaşırmadım desem, yalan!
Bu saatte Haluk hoca beni neden arasın ki diye geçirdim aklımdan.
Hemen geri döndüm kendisine…
Bu arada hocamla aramızda farklı bir dostluğumuzun olduğunu söylemeliyim.
Taa ilk milletvekili seçimine katıldığı propaganda günlerinden başlayan ve seviyesini hiç bozmayan bir dostluk…
Sonraki senelerde rahmetli babamın İbn-i Sina Hastanesi’nde, Kronik Lönfesitik (Lösemi) tedavisi için yardımcı olduğu günlerde bu dostluk benim açımdan daha da gelişmiş ve her zaman bir minnet borcum olduğunu hissetmişimdir.
Telefonun ucunda her zaman olduğu gibi o müşfik ve nazik ses;
‘Günaydın Nusretçim, bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.’
‘Asıl ben özür dilerim hocam. Sporda olduğum için telefonun sesini duymamışım’ dedim.
‘Beni hatırlamışsın çok teşekkür ederim’ diye devam etti.
Birden uyanamadım ama sonra milletvekilleri için yazdığım yazıda kendisini de mevzubahis yaptığımı hatırladım.
Karşılıklı hal hatır sorduk.
İyi olduğunu duymak ziyadesiyle memnun etti beni.
Zor günler geçirdiğini...
FETÖ’den ve başka suçlamalardan Ağır Ceza’da yargılandığını ve hepsinden anlının akıyla çıktığını söyledi.
Şimdilerde önceden vakit ayıramadığı şeyleri yapmaya çalıştığını ve torunlarla vakit geçirmenin keyfini yaşadığını söyledi.
Halkta iz bırakan vekiller arasında boşuna kendisini göstermiş olmadığıma mutlu oldum yeniden...
Sabahın o saatinde yazdığım yazıyı okumuş ve teşekkür için beni aramış.
Gerçek bir siyaset beyefendisidir, Haluk Hocam.
Yanlarında keyifli vakitler geçirdiğini söylediği torunlarının gözlerinden öpüyor, kendisine sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum.
Görüyorsunuz ya;
Beyefendi kolay olunmuyor.
Boşa ise hiç olunmuyor!