HAYATIN tüm anlarında insanoğlunun ruh halini yansıtan cümleler…
Neler hissettiğini…
Neler yaşadığını…
Kime, ne yaşatacağını anlatan bir bütünlük, sözler.
Kemiği olmayan dilin sarf ettiği kelime ve cümlelerden bahsetmiyorum.
Anlatmaya çalıştığım, insanın ağzından çıktıktan sonra her ahvalde sahip çıkacağı ve kişiliğinin, kimliğinin garantisi...
Dil Bilgisi’ne bakarsanız;
Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırdı, kelam, laf, kavil
- Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük
- Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi
- Kesinlik kazanmayan haber, söylenti
- Bir işi yapacağını kesin olarak vaat etme…
Siz istediğiniz tanıma takılabilirsiniz ama benim için geçerli olan son tanım;
‘Bir işi yapacağını kesin olarak vaat etme.’
Yani söz ağızdan çıktıysa iş bitmiştir.
Ya o ağzı açmayacaksınız.
Ya da sözünüzün ardında sonuna kadar duracaksınız.
Hem de size neye mal olursa olsun.
Sadece hayat sizin adınıza güzel ve keyifli gidince değil.
Zor günlerinizde de…
Kaybettiğinizde de…
Telafisiz zarara uğrasanız bile.
Maddi tasarruflar için yanınızda olanlar sizi bir bir terk ettiğinde de…
‘Ne yapayım dün ihtiyacım vardı sana tepe tepe kullandım. Bilginden, fikrinden, gücünden yararlandım.
Ama o dündü.
Bugün farklı’ diyorsan, yanılıyorsun.
Sözün dünü, bugünü olmaz!
İnsanı anlatır sözler.
Kimliğini...
Kişiliğini…
Adamlığı…
Adam gibi duruşu anlatı.
İşte dedim ya;
Sözün tarifi benim için; “Bir işi yapacağını kesin olarak vaat etmedir” diye.
Kafam kopsa sözümü yemem.
Benim için yaptıklarını unutur muyum, demem.
Unutmam!
Sözlerimi yere düşürmem.
Kayahan’ın şarkı sözleri gibiyim ben;
Ben Anadolu çocuğuyum
Böyle geldim dünyaya
Pişman da değilim
Başakları ellerimle büyütürüm ben
Başaklar eğilir, ben eğilmem.
Hele sözümü, asla yere düşürmem!