CANİK MEŞE ORMANI TESİSLERİ ile ilgili proje çalışmaları konusunda yazdığım son yazıyı hatırlayabildiniz mi?
Mimarlar Odası, meclis kararı ile eklenen plan notuna karşılık iptal davası açmış ve Bölge İdari Mahkemesi iptal kararını vermişti.
Bir not düşmüştüm orada.
Mahkeme kararları elbette önemli.
Hele bir hukuk ülkesi olduğunuz iddiasındaysanız...
“Karar alındı ama önemli olan Canik Belediyesi’nin bu karara nasıl yaklaşacağı” demiştim.
Çarşamba Ovası’nda yapılan biyokütle enerji santralinde de durum böyle.
Açılmış ve halen süren mevcut davalara karşın santralin yapımı da tam gaz sürmekte.
Birinci sınıf tarım arazilerinin katledilmesi kimseyi ilgilendirmiyor.
Canını yakmıyor yani.
Dolayısıyla, santral yetkilileri üretime geçecekleri tarihi açıklarlarken, davalar aleyhlerine sonuçlansa, değişen bir şey olur mu sizce?
Çarşambayı sel alır!
Atı alan da, dereyi geçmiş olur!
KOKU SON BULACAK
ÖZELLİKLE Atakum’da son yıllarda sahil kesiminde oluşan kokuyla en çok mücadele edip, ilgilenenlerden biriyim herhalde.
Şahsi bir mesele değil.
Samsun’un gözbebeği deyip...
Vizyon yansıtılması adına bir araç ilan edip deniz turizmine büyük sekte vuracak böylesi bir kokuyla ilgilenmemek, çözüm üretilmemesini beklemek çok doğru değil.
Kokuların kaynağı, Terfi Merkezleri.
Pompa kapasiteleri artık mevcut yapıların ve derelerin atıklarını taşımaya yetmiyor.
Bunun için SASKİ tarafından kimyasal koku giderici bir proje üretilip, ihalesi yapıldı.
İlk uygulama dolgu sahasında yapılan Golf Tesisleri’nin karşısındaki terfi merkezinde yığıldı.
Yüzde 95’e kadar kokuyu absorbe eden bu projede alındı.
Şimdi sıra, Mert Irmağı yanında ve Çobanlı Sapağı’nda bulunan iki terfi merkezinde.
İkisinin de ihalesi yapılmış ve proje sonlandırılmaya çalışılıyor.
Mert ırmağı kenarındaki terfinin bir farklılığı, ırmağın tabanındaki birikintilerin bu kokuyu arttırması.
Irmakta yapılacak iyileştirme DSİ’ye ait.
SASKİ kendi projesini bitirdiğinde terfilerden kaynaklanan koku son bulacak.