KORONA yaşam biçimimizi değiştirdi.
Kulağımız televizyonlarda yapılacak telkin ve önerileri dinliyoruz.
Gerçi her kafadan bir ses çıkıyor.
Şahsen bu konuda yetkin insanların sesine kulak vermeyi yeğliyorum.
Özellikle de kendi kentimde bilgisine güvendiğim tıp adamlarının önerilerini dikkate alıyorum.
Hatta bir örnek vereyim.
OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nden bir özel hastaneye transfer olan Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu’nu aradım mesela.
Kendisine hastalık ile ilgili bir hazırlık ve birimlerinin olup olmadığını sordum.
“Var, her türlü hazırlığımızı yaptık” dedi.
“Ola ki bu virüs bizi de bulursa gidecek, güvenecek bir yerimiz olsun. O nedenle” dedim.
Tabii kimsenin bu illetle tanışmaması en büyük dilek ve temennimiz.
Ama herkesin bir “B Planı” olmalı bu konuda.
“Bana bir şey olmaz” mantığıyla riskin çok yakınımızda olduğunu kabul etmemiz lazım.
“Olur, herkese her şey olur.”
Hastanelerde yatıp, tedavi olanlar aydan gelmediler.
Güçlü olmak, dirençli olmak, sağlıklı beslenmek, düzenli uyumak, sigara ve alkolden uzak durmak elbette bir avantaj.
Ama her şey değil!
Sizi yüzde yüz mikroptan korumaya yeterli değil.
O nedenle şovmenliği budalalığa çevirmenin anlamı yok.
Uyarılara kulak asın.
Temizliğinize titiz olun.
Temizlik, evet sağlığımız için gerçekten çok önemli.
Korona tedbirleri içinde en önemli yeri tuttuğu muhakkak.
İçeride, dışarıda…
Evde sokakta…
Ve toplumda…
Ah, aslında ortalığı gerçekten temizleyebilsek.
İçimizdeki mikroplardan kurtulabilsek.
Gerçek temizliği yapmış, mikroplardan arınmış, temiz bir toplum haline gelebileceğiz.