UMUT bir öğrenci.
Bir emekçi ama aynı zamanda…
Okuldan artan zamanlarda giydiği beyaz önlüğü, başına taktığı aşçı şapkasıyla babasının en büyük yardımcılarından biri.
Temizlik yapıyor.
Hamur yoğuruyor.
Tezgaha geçip pide hamuru açıyor.
Hepimizin pazar günleri en önemli alışkanlığımız olan pidenin alt yapısını hazırlayarak babasına teslim ediyor.
İşi bununla bitmiyor tabii.
Fırından çıkan çıtır çıtır pideleri önce unundan arındırıp, tereyağıyla yağlıyor.
Sonra dilimleyerek servise hazır hale getiriyor.
Bir bakıyorsunuz kocaman bir ahşap sehpa üzerinde pideler Umut tarafından masada size servis ediliyor.
Onun yaşındaki her çocuk sokakta haytalık yaparken, o babasının pide salonunda tavizsiz bir çalışma ile hem mesleği, hem hayatı öğreniyor.
Ama özünde bir çocuk o!
Henüz oyun çağında.
Yaşının gereği kıpır kıpır...
Tam bir enerji deposu.
Pazar sabahı saat 06.30’da kalkmış gelip pide salonunu açmış.
Ama dedim ya çocuk!
Muzurluk kaynıyor.
Kapıyı açamadım diye babasını ve annesini yataktan çıkartıp salona dikiyor.
Annesi olanları anlatırken o yandan yandan bana bakıyor.
Bir taraftan da mırıldanıyor;
“Yarın okullar tatil olur mu acaba?”
“Bak haytaya” dedim, “Neler düşünüyor.”
“İşini güzel yaparsan sana söz okulları yarın tatil ettireceğim” dedim.
Öğrenci psikolojisi işte hepimiz aynıydık.
Azıcık kar düşse “Okullar tatil olacak” haberini beklerdik.
Dün Valimiz Osman Kaymak duymuş Umut Eldemir’in sesini ve demiş ki; “Biliyorum hepiniz gözümün içine bakıyorsunuz. Tamam tamam yarın okullar tatil.”
Bütün çocuklar Umut gibi dün bayram yaptılar.
Babasının dediği gibi okulların tatil olmasında bir dahlim olmadı ama bir umudumu paylaşmadan bitirmek istemiyorum.
Keşke tüm çocuklar Umut gibi tatili hak etseler.
O bir öğrenci ama aynı zamanda bir emekçi bu yaşta.
Hayatı yaşayarak, çalışarak öğreniyor ve tatili de hak ediyor.
Öyle değil mi Sezai?