ERTELEDİĞİMİZ ne kadar çok şey var hayatımızda, değil mi?..
Niye yapıyoruz?..
Neden erteliyoruz?..
‘Keşke’lere teslim olmak için bu kadar inat niye?..
Sınırsız bir zaman mı tahsis edildi bize?..
Ya da, öyle mi sanıyoruz?..
Niye garip bir küskünlük ve kapris içindeyiz hayata ve içindekilere karşı?
Sevdiklerimizi ve sevgilerimizi içimize hapsederek hayatımızı cezalandırdığımızın farkında bile değiliz.
Küçük şeylerle mutlu olmak nedense yetmiyor bize.
İstiyor, hep daha fazla istiyoruz.
Hayat adına çok talepkar olduğumu düşündüğüm anlarda mezarlıklara düşer yolum benim.
Öylece bakarım yüzlerce mezar taşına..
Kim bilir, neler beklemişlerdi hayattan diye..
Ellerindekilerle yetinmeyip hep daha fazlasını istemişlerdi belki de.
Daha fazla para.
Daha fazla sevgi.
Daha fazla mutluluk!
Bu kadar fazla istek hepsini hayatın gerçeklerinden uzaklaştırmıştı belki!
Hiçbir gün, onlardan önce yaşayanlara da olduğu gibi buraya geleceklerini, aynen bizim gibi unutmuş ya da hiç düşünmemişlerdi!
Ama bakın hepsinin düşlerinin üstünde otlar yeşerdi..
“Unutulmuş bir gün” dedim ya..
Bence siz onu sandıktan çıkartın, ertelemeyin ve doya doya yaşamaya bakın.
Geride kaç sabah olacağını..
Güneşin daha kaç kez doğacağını bilemezsiniz..
Gün karanlığa, aydınlık geceye dönüşmeden kaldığınız yerden yaşamaya devam edin..
Yaşanmamış her gün, unutulmuş bir gündür..
Misafirliğiniz sona ermeden unuttuklarınızı hatırlayıp mutlu olmaya bakın.
“Yaşanacak çok şey var” dedim ama,
Hayat fark edemeyeceğimiz kadar kısa.
İşte o kısacık zamanı iyi değerlendirin,
Ne olduğunu anlayamadan gelip geçecek günler…
Ve dün benim yaptığım gibi, biri gelip sizin üzerinizdeki yeşil otlara bakıp,uzun uzu n iç geçirecek..
Unutulmak kaderdir ama siz unutmayın ve yaşamanız gerekeni doyasıya yaşayın..
Mutlu Pazarlar..