SİYASETİN temiz olduğunu söylemek çok mümkün değil.
“Neden siyasette değiller” sözünün ardında yatan ve halk tarafından benimsenen isimlerin siyaset içinde yer almamak istemelerinin önünde yatan en büyük neden bu.
Hal böyle olunca siyaseti bir alışkanlık, bir meslek olarak görenlerin eline kalıyor.
Birçoğu mesai sarf ettiği bu panelde yapacakları ve ellerine geçen fırsatları değerlendirmiş olmayı bir hak olarak görüyor.
Onlardan hizmete kendi haklarını aramak anlamında çaba göstermelerini bekleyen halkta doğal olarak sükûtu hayale uğruyor. Açık söylemek gerekirse bir takım kirli işler genelde gücü elinde bulunduranlardan beklenir.
İktidardaysanız veya bir yerel gücü elinizde bulunduruyorsanız, mezhebiniz ve amelinizde bozuksa, kirli işlere bulaşmış olmanız çok yadırganmaz aslında.
Peki, bunları kim takip eder?
Muhalefet elbette…
Halkın parasını korumak...
İhalelerde hak kaybını önlemek…
Parasal işlerde suiistimale müsaade etmemek ve takip etmek halkın yanında yer almak durumunda olan muhalefete düşer.
Gelin görün ki bu kez suiistimal ve hırsızlık iddiası ile çalkalanan iktidar değil muhalefet mensupları…
Doğrudur, değildir bilemem.
Suçlayıcı ve suçlanan taraflar karşı karşıya gelir.
Kim haklıysa haklanır.
Aklanamayan da kamu vicdanında gereken cezayı görür.
CHP’li il yöneticisinin iddiasına göre Hayır Çarşısı’nda yapılan hırsızlıkların görüntüsü elinde...
Bu görüntüleri ilçe başkanıyla paylaştığını ve beraber seyrettiklerini söylüyor.
Ama iddiası her türlü görüntüden daha vahim.
Bu görüntüleri İl Başkanı Fatih Türkel’in sümenaltı etmeye çalıştığını iddia ediyor.
Bırakın olayın doğru olmasını, konuşulması bile ayıp.
Türkel’in bu konuda kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapmasını bekliyorum.
Yoksa yıllardır oylarını hiç arttıramamış bir partinin Samsun’da çok kan kaybedeceği bir gerçek.
Bu tür konuların konuşulması, gündeme gelmesi hem ayıp, hem üzücü.