HAYALLERİMİZLE ideallerimizi birleştirerek kurguladığımız bir hayat yaşıyoruz.
Tükettiğimiz her günde yeni bir senaryo var.
Tuhaf yaratıklarız vesselam.
Düşünüyoruz,
Söylemiyoruz.
Söyleyemiyoruz.
Kızıyoruz,
Neden kızdığımızı ifade edemiyoruz.
Seviyoruz,
Sevdiğimizi bırakın söylemeyi, belli etmekten çekiniyoruz.
Karar veriyoruz birçok şey hakkında…
Birçoğunu da kararsız bırakıyoruz.
Destek veriyoruz bazen gönlümüzde yer edenlere…
Somut bir neden bulamıyoruz bazen bu desteklere…
Adam gözümüzün içine baka baka hem bizi yanıltıyor, hem çevremizdekileri…
Ne etik olmadığını söyleyebiliyor.
Ne de bunun hakkaniyetli bir davranış olmadığını söyleyebiliyoruz.
İnsanı hayvandan ayıran en büyük özellik, düşünür olmasıdır.
Ama düşünebilirliğimizi bırakın kullanmayı, hiç irdelemeden karşımızdakine teslim oluyoruz.
Hepimizin en değerli varlıkları kimler?
Çocuklarımız değil mi?
İsteseler hayatlarımızı vermez miyiz?
Sözde öyle.
Peki biz ne yapıyoruz?
Onların geleceklerinin ellerinden alınmasına seyirci kalıyoruz.
Oysa hepimiz; sözleriyle başladık bu serüvene…
Ama ne yazık ki; “Doğruyum, çalışkanım.
Yasam küçükleri korumak,
Büyüklerimi saymak”
Ne kendi doğrularımızı bulabiliyor.
Ne yanlışlarımızı düzeltebiliyoruz.
Üstüne bu hayata, bu millete,
Sana, bana,
Hepimize yapılan yanlışlara teslim oluyoruz.
Sonra da yüzlü yüzlü gelecekten, ideallerden bahsediyoruz.