YILLARDIR ezik düştüğümüz ve kendimizi yalnız hissettiğimiz her türlü toplumsal olay sonrası ezberlenmiş bir şikâyetimiz vardır bizim…
Bizden kastım, Samsunlular…
Daha doğrusu kendisini Samsunlu hissedenler...
Ne zaman bu şikâyet söz konusu olsa bazı aklı evveller, “Samsun’un yerlisi mi var?” diye ucuz bir savunmaya geçerler.
Oysa metropol tarifine giren her ilde yaşanan olağan bir sosyal gelişmedir, göç.
Sosyal verileri, ekonomik fırsatları diğerlerine oranla daha yüksek olan iller zamanla aldıkları göçle, metropol şehir olarak anılmaya başlarlar.
Yani, ‘Yerlisi mi var?’ denilen Samsun’un da zaman içinde karşılaştığı ve yaşadığı geçmiş ve kader budur.
Bir şekilde kapağı Samsun’a atanlar, kendilerine sunulan her türlü fırsattan istifade ederken kentin menfaatiyle ilgili sorunlar önlerine geldiğinde bu kenti kendilerinin olarak görmekten her daim imtina ederler.
İşte geçtiğimiz hafta sonunda kirli oyunların liginde temiz kalarak, play-off oynamaya mecbur edilen Samsunspor olayında yükselen seslerin nedeni de budur.
Oysa bu ne ilktir, ne de son!
Birliğe, dirliğe, kuvvete ve sahiplenmeye giden yolun tek anahtarı vardır.
O da; kent bilincinin yükseltilmesi ve geliştirilmesidir.
Üşenmedim proje yöneticiliğini Doç. Dr. Ahmet Mutlu’nun, araştırma faaliyetlerini Özgür Özaydın’ın üstlendiği,
METROPOL KENT SAMSUN’DA KENTLİLİK BİLİNCİNİN YÜKSELTİLMESİ RAPORU’na şöyle geniş bir göz attım.
Samsun’da kentlilik bilincinin niteliksel durumu hakkında fikir verici olan önemli varsayımlardan birisi doğma büyüme Samsunlu olanlar ile Samsunlu olmayanlar arasında kentlilik bilincinin farklılık gösterdiği düşüncesiydi. Araştırmada elde edilen verilerin analizi sonucunda Samsunlu olanlar ile Samsunlu olmayanlar arasında kentlilik bilinci düzeyi bakımından farklılıklar tespit edilmiştir. Samsunlu olanların kentlilik bilinci, Samsunlu olmayanlara göre daha yüksektir. Çünkü Samsunluların kentlilik bilinci, “Samsunluluk bilinci” ile desteklenirken, Samsunlu olmayanlarda böyle bir desteğin olmadığı açıktır. Samsun’da Kentsel yaşam bilincini geliştirmenin en önemli yollarından birisi,
Hem Samsunlu olanların, hem de Samsunlu olmayanların kentlilik bilinçlerinin birbirine paralel ve yüksek düzeyde olmasını sağlamaktır.
Kentsel aidiyet;
Kentte yaşayanların kendilerini oraya ait hissetme meselesidir.
Kenti sahiplenme;
Bir bireyin kenti koruması ve onun gelişimine katkı sağlama çabasıdır.
Kent Kurumlarına Katılma;
Bir kentin sosyo kültürel, ekonomik ve estetik olarak gelişme çabalarına katkı veren sivil toplum kuruluşları ya da söz sahibi kuruluşlara katılım olayıdır.
İşte her şey bu üç ana başlıkta yatıyor sevgili Samsunlular…
İlk ikisini göz ardı edip, pas geçenler sıra söz sahibi olmaya geldiğinde hep öne çıkıyor ve başı çekiyor.
Bizde buna her seferinde göz yumup sonrasında hep şikayet ediyoruz.
“Peki, çare ne?” diyecek olursanız;
Merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün güzel ülkemin kurtuluşu için sarf ettiği sözlerle cevap vereyim.
Ne diyordu rahmetli;
‘Analar bu ülkeyi esenliğe çıkartacak evlatları doğurdular. Bize düşen görev, o çocuklar her nerede iseler onları bulup, çıkartmak ve göreve getirmektir.’
Peki siz, kendini Samsunlu hissedenler…
Siz, bunu yapabilir misiniz?
Bu kenti sahiplenecek, yüceltecek evlatları bulup, çıkartabilir misiniz?