BİR kişi için gerçekten üzülüyorum.
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA.
Bakan olana kadar sanırım hiçbirimiz tanımıyorduk.
Özellikle korona hadisesinde gündemimize girdiğinde bir hekim ciddiyetini yönetimine, bakanlığına yansıttığına şahit olduğumuzda sanırım hepimiz devleti gördük.
Ya da başka bir deyişle bir devlet adamının, bir bakanın sahip olması gereken meziyetleri yeniden hatırlamış olduk.
Başarı gelince ardından geleceklerde malumdur.
Toplum önünde alkışlanan her kişinin makus talihidir bu.
İmam hatipli dediler…
“Olsun, bizim evladımız dedik” geçmişteki kötü örneklerden ayrı tuttuk.
Tarikata mensuptu dediler…
“Vitrininde böyle bir çağrıştırmaya şahit olamadık” dedik.
Her akşam sabırlı, müşfik ve anlayışlı tavır ve üslubuyla televizyonlarda karşımıza çıkıp, aydınlattı bizi.
O bizden, öbürü değil tavrına asla yanaşmayarak tüm basın mensuplarına eşit yaklaşan bir siyasi kimlik oldu.
Zaman zaman da aldığı kararların iradesi dışında erozyona uğratıldığını gördük.
Şahsiyetli insanlar için aldıkları kararların iradeleri dışında bozulması gerçekten bir züldür.
Aynen bu hafta sonu alınan kararın değiştirilmesi gibi…
Ben tüm illerde sokağa çıkılmasının kısıtlanması kararının sayın bakan tarafından tek başına verildiğini asla düşünmüyorum.
Bilim insanlarının oluşturduğu kurulun kararının bakan tarafından sayın Cumhurbaşkanı’na onaylatıldığına eminim.
Ama tepkiler gelince, siyasi yönü de olan Cumhurbaşkanı alınan kararın, toplumdan gelen tepkileri bu kimliğine istinaden geri çekilmesini istedi.
Şimdi kurul ve bakan ne duruma düşmüştür, neler düşünmektedirler düşünmek dahi istemiyorum.
Ama bizler, bu ülkenin insanları olarak devletin her kademesindeki ciddiyeti yaşamak ve görmek istiyoruz.
“Yapboz Siyaseti” bu büyük ülkeye yakışır bir tavır değil.
Sanırım büyük çoğunlukta benim gibi düşünüyor.