ÜLKEM insanlarının çoğunluğuna yakını muhtaç.
İşi yok kiminin…
Anadan, babadan kalan bir geliri…
Sığınacak bir liman arar böyleleri…
Yatacak yeri yoktur.
Yakacak odunu, kömürü…
Bakar garip garip insanların gözünün içine…
Belki biri çıkar da fark eder diye…
Hele birde engelliyse…
Üç kuruş yardım için anasından emdiğini burnundan getirirler.
Kim mi?
Mevzuat hazretleri!
Allahları var belediyeler, yatırım yapacak bütçeye genelde sahip olmadıkları için bu tür yardımlara yöneltmişler güçlerini…
İşte bir belediyemizde, engelli bir vatandaşımızın bürokrasiyi aşma savaşına tanık oldum.
Ona yardımcı olmaya çalışan bir kardeşimiz var.
Bilgisayarının başında evrak eksiklerini tamamlamaya çalışıyor.
Yardım için hazırmışlar da kurul bazı evraklar olmadan kabul etmiyormuş.
Üzerine tapu olmayacak.
SGK güvencesi olmayacak.
İşsizlik maaşı almıyor olacak.
Üzerine kayıtlı araç bulunmayacak.
Cak cak da cak!
Bir ayağı yok vatandaşın…
4-5 kilometre yolu koltuk değnekleri ile adeta sürünerek gelmiş.
“Git şu evrakları tamamla da öyle gel desen” gidecek mecali yok.
Altın kalpli birine rastlamış, yardımcı olmaya çalışıyor kendisine…
Ama Gov.tr’ nin azizliğine uğruyor.
Bir türlü “Üzerine kayıtlı araç yoktur” yazısının yazdırıp, çıkartamıyor bilgisayardan…
“Ekrandan fotoğraf çekip WhatsApp’tan kopyasını alın”, dedim de halledebildiler.
Baktım kadıncağızın yüzüne, yanındaki kızıyla beraber huzur gelmiş.
Yüreği rahat dönebildi evine…
İş şimdi kurulda.
Bakacak evraklara, mevzuat hazretleri izin verirse, “Tamam” diyecek.
Ah benim garip vatandaşım, ah!
Üç kuruş için çektiği azaba, büktüğü boyuna bir bakar mısınız?
Yav kardeşim, verecekseniz verin.
Bu kadar ızdıraba gerek var mı?