BENİM haksızlıkların karşısında mazlumun yanında olduğumu herkes bilir.
Kimsenin hak etmediği bir sonucun ceremesini çekmesine rıza göstermem.
Başkasının hatasını masuma yüklemek vicdanımda kabul görecek bir eylem değildir.
Birileri yapacak, edecek eksik bırakacak cezasını başkaları çekecek!
Ne Allah indinde…
Ne de kul nezdinde hakkaniyete uygun değildir.
İnsanların sırtına bir çuval günah yükleyeceksin.
Ondan sonra da onların ceremesini çekmesini seyredeceksin.
Bir 31 Mart yerel seçimi yaşadık bu kentte.
Tabloyu az çok biliyorduk ama seçilenlerin kucağına bırakılanlara da rıza gösteremedik.
İktidar veya muhalefet yanlısı olsun seçilen tüm belediye başkanlarının bir önceki yönetimlerden teslim aldıkları tablodan şikayetlerine hiç, “Neden” demedik.
Kimsenin ummadığı bir borçla karşı karşıya kalması kabul edilebilir ve zevk alınacak bir durum değildir.
Kim olsa şaşırır, bocalar.
Bakın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e.
Karşısına çıkan borçtan şaşkın ve şikayetçi!
Haklı mı?
Haklı!
Bakın Atakum’a, Cemil Deveci’ye…
Aklından bile geçirmediği bir borç yüküyle hacizle karşılaştı ve isyanda.
Haklı mı?
Haklı!
Bakın Canik’te, İbrahim Sandıkçı’ya…
Müfettiş istedi başa çıkamadığı bilanço için...
Haklı mı?
Haklı!
Bakın İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş’a…
Eski Mülkiye Müfettişi…
Bu kadar borcu hiç denetlemedi belki de…
Haklı mı?
Haklı!
Ama burada Sayın Demirtaş’a bir çift sözüm var.
Sayın başkan hiç beklemediğiniz bu borçlar ki, bir kısmını bekliyordunuz hatta…
“Beklemiyordum” dediniz.
“Bilmiyordum” dediniz.
“Elim, kolum bağlı” dediniz.
Peki, bu durumda kanuna havale ettiğiniz vatandaş ne yapsın?
20 sene önce tahakkuk eden ama belki unutulmuş, ödenmemiş.
Arada yasa çıkmış 100 lira altı borçlar affedilmiş.
Siz ne yaptınız?
Bindire bindire çoğalttığınız borcu vatandaşa icra tehdidi de savurarak tebliğ ettiniz.
Üstelik, “Bu Necatttin değil kamunun alacağıdır” demek hafifliği göstererek...
Eh, sizinki de kamunun alacağı.
Ağlamayın, ödeyin!
Size gelince gözyaşı…
Vatandaşa gelince kamu alacağı!
Yok öyle şey!