PEŞİNENsöyleyeyim kolay bir şey değil siyasetçi olabilmek.
Herhangi bir şekilde siyasete kıyısından köşesinden girebilirsiniz.
Ama bu sizin iyi ve makbul bir siyasetçi olduğunuzu göstermez.
İyi bir hatip olabilirsiniz…
Partinizin makbul bir bireyi…
Kendi mesleğinizde ihtisas sahibi…
Ne kadar zamandır siyasetin içinde olduğunuzda önemli değildir.
Belli kriterlere sahip değilseniz, uğraşlarınız sizi siyaset dünyasının içerisinde silik ve unutulmaya mahkum bir kimlik olmaktan kurtarmaz.
Zeki olacaksınız.
Hafızanız geriye doğru mükemmele yakın çalışacak.
Olayları, kişileri, gittiğiniz yerleri, oralarda tanıdığınız insanları unutmayacaksınız.
Unutmayacaksınız ki herhangi bir yerde karşınıza çıktığında insanların suratına bön bön bakmayacaksınız!
Rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, bu konuda gerçekten mütekâmil olmuş ve kendini iyi yetiştirmiş bir siyasetçiydi.
Ziyaret ettiği her yerde, ister şehir olsun, ister kasaba veya köy yörenin duayen ve hatırı sayılır insanlarına isimleriyle hitap eder ve kendisini dinleyen kalabalıkların takdirini kazanırdı.
Onu iyi tanıyanlar gitmeden önce bu tür kimlikleri önceden tüyo olarak aldığını dahi söylerler.
Ama bu bile kıvrak bir zekanın ürünüdür.
Siyasetçinin kendisini öne çıkartacak bir haslete sahip olması gerektiğini göstergesidir.
Günümüzde de çok siyasetçi var.
Yerelde de karşımıza çıkıyorlar.
Heyecanlı ve gür sesle yapılmış konuşmaları siyaset için yeterli gören kimlikler onlar.
Mağdur rolüyle ve yalnız kimlik gösterileriyle puan toplamaya çalışanlar.
Sizinle beraber olduklarında methiyeler dizen, arkalarını döndüklerinde “Tanımazlar Sokağına”taşınanlar...
Oysa unuttukları önemli bir şey var.
Bu kentten onlar gibi onlarcası geldi, geldi geçti.
Senaryo her seferinde aynıydı;
Onlar yolcu oldular.
Biz hancı.
Anladıklarında ise, hep hayal oldular.
Unutuldular!