Sosyal medyada ben de çok okudum;
‘Konyaspor ters geliyor’ diye.
Oynanan maçların çetelesine baktığınızda teşhis doğru.
Ama maç, Marc BOLA’nın müthiş füzesiyle başladı.
Öne geçen Samsunspor’da oyunu istediği gibi oynamaya başladı.
Takım olarak yine topun arkasındaydılar.
Bire bir preste yine iddialı ve başarılıydılar.
Üstüne birde Konyaspor’un hücum tercihleri eklenince ilk yarı itibariyle çok zorlanmadılar.
Zira yeşil-beyazlıların kenarlara indirip, ceza sahasına gönderdikleri toplar her seferinde Van Drongelen ve sakta tarafından teşekkürle karşılanacak cinstendi.
Bir de çabuk ataklarda savunmasız yakaladıkları bir Konyaspor vardı ki ilk yarının 3-0 üstünlükle bitse kimse yadırgamazdı herhalde.
Holse hovarda, Marius vuruş yanlışlıklarına teslim olunca daha ilk yarıda bitireceği maçı ikinci yarıya, rakibi de umut bırakarak tamamladı 45 dakikayı Samsunspor…
İkinci yarıya da bıraktığı yerden devam etti.
Rakibin Kramer’den başka gol silahı yok gibiydi.
O da tüm pozisyonlarda Drongelen markajındaydı.
Maçın 1-0 bitmesi tamamen bir futbol mucizesi.
Top rakipte gibi görünürken o kadar pozisyon buldu ki Samsunspor.
Ama gününde olmayan Holse ve Marius ile skoru arttıracak golleri bulamadılar.
Yıllar sonra zinciri kırdı Samsunspor…
Bugüne kadar üstünlük sağlayamadığı rakibini deplasmanda kendilerini destekleyen taraftarları önünde yıktılar.
Hakemler için çok şey söylemiyorum biliyorsunuz.
Bu maçın hakemi içinde öyle.
Bir yığın sarı kart gösterdi ama tamamına yakını leblebi niyetineydi.
Bir deplasman maçını, öyle veya böyle Bola’nın jeneriklik golü ve rakip ataklara karşı koyan Okan performansı ile kazanan Samsunspor, sıralamadaki yerini kolay kolay bırakmayacağını da gösterdi.