Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak, onu her defasında yeniden okumak ve düşünmek sadece geçmişi kavramak için değil, bugünü anlamak ve geleceği planlamak için de bir zorunluluktur. Atatürk, geçmişten aldığı ilhamla bugünü şekillendiren ve geleceği inşa eden bir önderdir. Onun sözleri, kısa ama derin anlamlar barındıran özdeyişlerdir ve bizler bu sözlerden alacağımız derslerle geleceğe yön vermeliyiz.
Atatürk’ün hayatı savaşlarla geçmiştir. Buna rağmen “Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir” sözü, savaşın gereksiz yere yapılmaması gerektiğini, insanlık adına taşıdığı derin sorumluluğu ortaya koyar. Bu söz, sadece savaşın acımasızlığına değil, aynı zamanda barışın önemine de işaret eder.
Ancak Atatürk için savaş yalnızca cephede yapılan bir mücadele değildir. Tarlada verilen emek de bir savaştır. “Kılıç ve sapan; iki fatih. Birincisi, her zaman ikincisine yenilir” sözüyle, emeğin, üretimin ve ekonomik gücün kılıçtan üstün olduğunu vurgular. Atatürk, “Kılıçla fetihler yapanlar, sapanla fetih yapanlara yenilmeye ve yerlerini bırakmaya zorunludurlar” diyerek ekonomik bağımsızlığın önemini dile getirir. Bu, milletin gerçek zaferi, doyumun ve mutluluğun anahtarıdır. Ancak bunun için çalışmak, hem de çok çalışmak şarttır.
“Zenginlik ve onun doğal sonucu olan geçim genişliği ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır” diyen Atatürk, çalışmanın, kalkınmanın ve refahın temel şartı olduğuna inanır. “Denilebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak” diyerek çalışkanlığın milletimizin en büyük ihtiyacı olduğunu vurgular.
Ahlak ise Atatürk’ün bakış açısında büyük bir öneme sahiptir. “Hiçbir ulus yoktur ki, ahlak temellerine dayanmadan yükselebilsin” der. Ahlak ve milli benlik, birbirine sıkı sıkıya bağlı iki kavramdır; biri olmadan diğeri var olamaz. Bu bağlamda, “Ulusa efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu ulusa hizmet eden onun efendisidir” sözü, milletimize hizmet etmenin bir ayrıcalık değil, bir sorumluluk olduğunu hatırlatır. Atatürk, “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür” diyerek, köylünün önemini ve değerini vurgular.
Atatürk için millete hizmet etmek bir namus borcudur. O, “Hizmet edenler, namus görevlerini yerine getirmekten başka bir şey yapmamışlardır” diyerek, millete hizmet edenlerin bu görevi bir şeref olarak kabul etmesi gerektiğini belirtir.