İki büyük tehlike bekliyor bizi. Birincisi eğitimde kalitenin düşmesi, ikincisi demografik yapımızın (yaş, cinsiyet ve ikamet yeri gibi) bozulmasıdır.
“Hangisi daha vahim” sorusuna istediğiniz cevabı verebilirsiniz; bakış açınıza bağlıdır ama ister birini ister diğerini seçiniz her ikisi de vahimdir.
Yurdumuz Ortadoğu’nun cahilleri tarafından, belki de ajanları tarafında gözümüzün önünde adeta işgal ediliyor. Gelenler kim? Ajan mı, sabıkalı mı, devlet düşmanı mı, bilmiyoruz.
Şu anda ülkemizde yabancı sayısının 10 milyondan fazla olduğu konusunda çok ciddi iddialar var. Belki de daha fazla, kayıtları yok.
Hoş kayıtları tutacak olanlar de ne kadar güvenilir, onu da bilen yok. 2001’de doğurganlık oranı 2.33 2023’te bu rakam ne yazık ki ve bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeni olan 2.10’un altında kaldı ne yazık ki!
Bir taraftan bizim üreme hızımız azalırken diğer taraftan işgalcilerin nüfusu artıyor, bu gidişle bir süre sonra azınlığa düşersek şaşırmamız gerekir. Eğer şaşırsak da kendi akıbetimizi kendi elimiz hazırlamış oluruz.
Bu konunun şu parti veya bu parti meselesi değil vatan meselesi olduğunu kavramak ve tüm partilerin bu konuda ittifak etmesi gerek.
Bu beladan kurtuluşumuzun tek yolu budur.
(DEVAM EDECEK)