Şurası çok açık ve nettir ki Mirliva (tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a gönderen halife ve Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin’dir.
Ancak onun beklentileri ile gelenin (gönderilenin) düşünceleri ile aynı idi mi acaba?
Milli mücadele tarihi yazılırken üzerinde durulması gereken asıl nokta da bu olsa gerek.
Padişahın istediği çok açıktı.
1-Bölgede asayişin sağlanması,
2-Şuraların dağıtılması,
3-Bazı subayların, paşaların silahları teslim etmek yerine halka dağıtılmasına engel olunması.
Bir takım şuralar kurulmuştu. Bunlar bir taraftan halka bağımsızlık aşılıyor, bir taraftan da halka bağımsızlık fikrini hazırlıyordu.
Mirliva Mustafa Kemal Paşa, 9 Temmuz 1917’de padişaha aşağıdaki telgrafı göndererek (çok sevdiği askerlikten) istifa ediyordu.
“Bu mukaddes amaç için milletle birlikte mukaddesatım adına sonuna kadar çalışmaya söz vermiş olduğumdan pek aşığı bulunduğum askerlikten bugün istifa ettim.”
Mirliva Mustafa Kemal Paşa, daha 29 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasından 10 gün sonra Havza’da 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya aşağıdaki şifreli telgrafı yolluyordu:
“Milletin tutsaklıktan kurtarılması egemen ve bağımsız olarak topraklarımızda yaşayabilmesi ancak kararlı ve namuslu ellerin kısa ve doğru yoldan doğal olarak gizli dışarıya karşı sezilemeyecek bir teşkilat kurulmasını zorunlu görüyorum. Bu iş uzmanlığı dolayısıyla biz askerlerin vatanseverlik sorumluluğuna düşmektedir.”
Gönderenin beklentisi ile gelenlerin niyeti ne kadar farklı imiş.