Sevmek mi, korkmak mı?
Hayatın en derin sorularından biri. Çocukluk yıllarımızı hatırladığımızda, sevgiyle değil, korkuyla büyütüldüğümüzü fark ederiz. Babamızla tehdit edilirdik: “Baban geliyor,” denildiğinde içimizi tarifsiz bir korku kaplardı. Annenin, komşunun “Babana söylerim!” demesiyle hizaya girerdik. Sevgi değil, korku öğretildi bize.
Okul yıllarında da aynıydı. Zayıf not almak, sınıfta kalmak ya da öğretmenin hiddeti, her şey korkuyla doluydu. Emek ve bilginin kıymetini öğrenmek yerine, öğretmenin elindeki sopa gözlerimize kazınmıştı. Korkuyla yönetilmekten başka bir yol gösterilmedi.
Büyüdüğümüzde ise masallarla, efsanelerle tanıştık. Ferhat’ın dağları deldiği, Kerem’in Aslı için yandığı sevda hikayeleri kulağımıza çalındı. Fakat yine de sevmeyi öğrenemedik. Aşk, sevgi hep uzak, erişilmezdi. Sevmek bizim haddimize miydi?
Sevmek yerine korkmayı öğrettiler. Sevgiye hasret büyüyen nesiller olduk. Biz de çocuklarımıza bu açlığı miras bıraktık. Oysa Fuzuli’nin dediği gibi “Aşk imiş her ne var âlemde,” Yunus Emre’nin anlattığı ilahi aşk gibi, insanın içinde bir sevgi tohumu var. Ama o tohumu filizlendirmediler. Allah’ın sevgi dolu yüzünü göstermediler bize, sadece korkunun Allah’ını tanıttılar. “Allah yakar, Allah çarpar” cümleleriyle büyüdük. Allah’ın sevgi dolu yanını ise es geçtiler.
Sevgi yerine korku üzerine kurulu bir dünya inşa edildi önümüzde. Devleti sevmeyi değil, devletten korkmayı öğrettiler. Hukuka güvenmek yerine, mahkemeye düşmekten korktuk. İnsan, insanı severek değil, korkarak yaşamaya mahkum edildi. Oysa sevmek, korkudan çok daha doğal ve insanidir. Sevgi dolu bir dünya inşa etmek varken, neden korku ile beslenmiş bir hayat sürüldü?
Kur'an’ı okuyan biri “Hocaların anlattığı Allah ile Kur'an’ın anlattığı Allah farklı,” diyor. Hocalar bize korkunun Allah’ını anlatırken, Kur'an sevginin Allah’ını işaret ediyor. Oysa iman korkuyla değil, sevgiyle olmalıydı. Dürüstlüğü, insanı, adaleti, hakkı ve hakikati severek bir hayat inşa edilebilirdi. Sevgi üzerine kurulu bir dünyada yaşamak mümkündü.
Sevmek... Sevmek... Yine de sevmek... Ne kadar zor olabilir ki?