Genel Başkanımız Özgür Özel son kayyum, gözaltılar ve soruşturmalardan dolayı “CHP dört bir yandan ablukaya” alındı diye serzenişte bulundu.
Aslında bu bir abluka değil “Güce sahip olmadan, mülke talip olmanın” sonuçlarıdır. “Türkiye’nin 1. partisiyiz” sloganı, güce sahip olmadan, mülke sahip olduğunu düşünenlerin tarihi yanılgısıdır ve bu slogan maalesef kayyumlara ve soruşturmalara engel olamıyor.
Mülkün sahibi bugünkü TBMM yani milletin seçtiği meclistir. Halk bize o gücü vermedi, meclisteki CHP ne ülkeyi ne de partiyi temsil edecek güçte değil. Kayyumlara, gözaltılarına ve soruşturmalara parti dışındaki kimseden, halktan ses çıkmaması bunun kanıtı. Aslında halk seçimde oy verdiğinin değil, güvenini kazanan kişinin arkasında oluyor. Yanlış yapan, halkın güvenini boşa çıkaran bedelini ödeyecek, ödemeli.
Tüm yurtta ön seçim heyecanı yaşatmaya çalışılıyor. Tek aday var ve ön seçim niye? Mevcut PM ve vekiller “Bizim ortak adayımız İmamoğlu” kararı alacak güçte olmadıkları için mi üyelere tek adaylı ön seçime davet ediyorlar. Ya da üyeler oy verdi, bizim kararımız her an ve her duruma göre değişebilir diye mi tek adaylı ön seçime üyeler zorla katılmaya davet ediliyor.
Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığından CHP içinde tereddütleri olanlar da var. Seçimi kazanma ihtimali olan Sayın İmamoğlu, bu “Güce sahip olmayan” parlamento ve PM ile seçimi kazansa bile ülkeyi yönetemeyeceğini biliyor. Bu da parti içindeki “Mevcut koltukları muhafaza ve müdafaa cemiyetinin” Sayın Kılıçdaroğlu’na yaptıkları gibi, Sayın İmamoğlunu da hançerleme riski var.
Nasıl mı?
Bu kaos aslında Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığında kendini göstermişti. Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi öncesinde dönemin CHP lideri Kılıçdaroğlu'yla görüşmesi hakkında konuşan Sinan Oğan şunları açıklamıştı:
“Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde bana cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, 3 bakanlık teklif etti. Ama ben 'Önceliğim bu değil' dedim. Benim önceliğim bu ülkeyi nasıl yöneteceksiniz? Beni linçleyenlere ricam şudur; arkadaşlar istediğiniz kadar linçleyin, eleştirin ama önce bir dinleyin. Bu ülkeyi krize girmekten kurtardım, kimse kusura bakmasın benim omuzumda böyle bir yük vardı.
Kılıçdaroğlu’na, 'Parlamento çoğunluğu sizde değil, 5 puan da ilk turda geridesiniz. Biz sizi desteklersek ya ucu ucuna kazanırız ya kazanamayız. Ucu ucuna kazandığımız bir seçimde, parlamento da arkamızda yok nasıl yöneteceğiz bu ülkeyi?’ diye sordum dedi. 'Yönetemeyeceğiz'. Çünkü yönetemeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığını alabilirsiniz ama ülkeyi yönetmezsiniz.
Ben, 'Bu ülkede kriz çıkacak' dedim; 'Evet kriz çıkar' dedi. İkinci sorum şu oldu: 'Krizden çıkış planınız var mı?'. 'Var, bize destek olun seçimi kazanalım, ülkeyi bir daha seçime götürelim' dedi.
Sayın Erdoğan'ın da istediği bir şeydi bu. Gördünüz mü bak, daha ülkeyi 3 ay yönetemediler, yeniden seçime götürdüler diyecekti.”
İşte yukarda anlatılan kriz kurultay sonrası CHP içinde çıktı.
Krizin büyüğü ise Sayın İmamoğlu’nun adaylığında çıkacak. Ön seçimde ön onay alırsa, bugünkü ne mevcut PM ne de mevcut milletvekilleri ile gitmeyeceğini söylediğinde kriz çıkacak. Çünkü halk bu adaylara o gücü vermedi ve vermeyecek. Kılıçdaroğlu yüzde 48 oy alırken, 5 partinin ortak girdiği CHP milletvekilleri ise yüzde 25 almıştı.
İmamoğlu genel seçimi kazanabilir ama parlamentodaki gücü alamazsa başına geleceği biliyor ve bilmesi de gerekiyor. Şu anki 130 milletvekili ile kitlenip kalacak. İl ve ilçe örgütleri de sadece kendine çalışan bir sistemle gidiyor ve yıllarca parti içindeki ön seçim doğru adayı seçemiyor diyerek yapılmamıştı.
İmamoğlu, halkın tanıdığı, halkın sevdiği ve güvendiği adaylar ile giderse kazanacağını biliyor. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu ilk İstanbul’a aday gösterdiğinde parti içinde tepkilerden bunu öğrendi. Samimi olan, dürüst olan, halktan olan kazanıyor. AK Parti belediyeleri kaybetmedi, sadece adaylarının egosu ve kibiri kaybettirdi. Aradaki farkı görmeden Türkiye’nin 1. partisiyiz derseniz, tarihi yanılgı sizi de tarih yapar. Önce güce sahip olacaksınız, o güç “muhtaç olduğunuz parlementoda” saklıdır.
Herkes “değişim” diyor ama kimse “beni değiştir” demiyor. Değişimin, parti tabanından olamayacağı son “şaibeli” olduğu iddia edilen kurultayda görüldü. Sayın İmamoğlu, güce sahip olmak için yapılması gereken değişimi artık “Tepeden” başlatacağını biliyor. Mevcut PM ve vekiller ile tepeden değişimi başlatmalı ve asıl kriz o zaman çıkacak.
Kılıçdaroğlu parlamento savaşları yüzünden kazanamadı.
İmamoğlu aynı hataya düşmemeli ve değişime, bugünkü CHP vekilleri ve PM ile tepeden tabana başlamalı! Yoksa CHP; yapılanlara ‘kabul etmiyoruz’ muhalefetinden öteye gitmeyecek.
Sağlıkla kalın…
Yine muhalefete MUHALİF yazılarda bugün... İçeride konuşamayanlar dışarıda bağırıyorlar....!