Artık al gülüm, ver gülüm tartışması bittiyse ve delegelerin tam güvenini alan bu yönetim, sokaklara çıkan halkın güvenini boşa çıkarmamak ve partinin içinde bulunduğu ahval ve şeraitten çıkmak için yapılması gerekenleri söylemeye ve yapmaya başlayalım.
Partiyi bu duruma düşüren sebeplerden başlamak lazım.
Delegelere, üyelere yol gösterecek, halkı kendini dinletecek parti yönetimidir.
2002'de AK Parti ekonomik kriz ve dip dalgası ile iktidara gelmiş, herkes birkaç ay içinde "giderler" derken, 25 yıldır ülkeyi yönetmelerinin sebebini söyleyelim.
İktidara gelir gelmez ilk 3 ay içinde, sağlıktan, ekonomiye, iç politikadan, güvenliğe kadar pek çok alanda ‘ACİL EYLEM’ planı yayınladılar ve uygulamaya başlar başlamaz iktidarlarını bugünlere taşıdılar. Neler yaptıklarını sonraki makalemde anlatırım ama şimdi kendi evimizi toplamaya başlamalıyız.
Nasıl mı?
Bugün sokağa çıkan gençlerin yaşındaki bir genç, askerlik yaparken canı sıkıldığı için okuduğu, araştırdığı ve biriktirdiği bilgi birikimini bir kitap haline getiriyor!
Kitabın adı;
"Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi"
Bir milletin muasır medeniyetlere ulaşmasının ve geri kalmışlığı tanımlayarak başladığı iki bin yıllık devlet geleneğine sahip Türk halkının niçin geri bıraktırıldığını doğrusu ve yanlışları ile açıkladığı siyaset sosyolojisi eseri.
Partimizin içinde bulunduğu duruma düşürenlere kitaptan bir alıntı gelsin;
"Anadolu insanına biçim veren, bir bakıma onun ifadesi olan bu düşünce silsilesinin tümü; Mevlana'dan Yunus Emre'ye, Hacı Bayram Veli'ye kadar bütün mutasavvıflar ve onları etkileyen öteki İslam düşünürleri, insanı maddi tutkulardan arınmaya zorlamıştır; ‘hakikate giden tarikat’, fakirlikten ve feragatten geçmektedir. Maddi hırstan, servet tutkusundan uzaklaşmak insanın yücelmesinde ilk koşuldur. İbni Arabi'ye göre; ‘fütüvvetin aslı nefsani hazların terkidir.’ Acem düşünürü Sa'di, "mal ömrün huzur ve asayişi içindir, ömür mal cem'eylemek için değildir…"
Partililerimiz bırak 28 yaşında kitap yazma kapasitesini, 70 yaşına da gelseler sadece dedikodu ile parti içinde var olmaya devam ediyor.
Üniversitelerde ders olarak okutulmuş bu kitabın girişinde Mevlana Celaleddin Rumi'ye ait şu dizelerle başlıyor:
"Şu akıp giden kum seline bak;
Ne durması var ne dinlenmesi
Bak birdenbire nasıl bozuluyor dünya.
Nasıl atıyor bir başka dünyanın temelini."
Biz bu kitabı yazmış siyasetçilerden öğrendik ve örnek aldık ama bugün bu kalitede insan maalesef etrafımızda yok.
Bugün sokağa düşen binlerce genç parti için sokağa çıkmadı, dip dalga etkisi ile halk indi ve bu dip dalgayı iktidara taşıyacak insanlarla sahaya çıkmadığı sürece işimiz zor.