Benim son yazılarımda partiyi ve eski başkanımızı eleştirdiğimi sanmışlar. Ben partiyi ve genel başkanı eleştirmedim o yazılarda bir "ironi" vardı ve maalesef o "ironiyi" anlayacak çok az kişi çıkmış.
Ben kişileri değil, parti içindeki entrikaları, kişisel hesapları ve partiyi bir yere getirmek için değil, partiyi kullanarak bir yerlere gelenleri eleştirdim.
2022 yılının haziran ayında Sayın Kılıçdaroğlu genel başkan iken, kapalı bir toplantıda şunu söyledi.
"Beni eleştirin ve ne yapmalıyız önerin" diyerek söz isteyen herkesi dinledi ve tek tek not aldığı bir toplantı yapmıştı. O kendini mezhepten tut, seçilemeyecek aday eleştirilerini bile duymuş ve not almıştı. Oradakiler beklentisi olanlar değildi ve gerçekleri tek tek konuştular.
Kılıçdaroğlu’nda sorun yok. Kılıçdaroğlu genel seçimde doğru adaydı. Çünkü elindeki gücü kötüye kullanmayacak tek kişi o idi. Ama mezhepçilik ve parti içindeki entrikalar kaybettirdi. Kılıçdaroğlu hakkındaki düşüncelerim seçim öncesi neyse halen de odur. 12 Aralık 2022 tarihindeki "Ortak Aday Kim Olmalı" başlıklı köşe yazısında okuyabilirsiniz.
Siz, iki üç kişinin makamı ve egosu için uğraşıyorsunuz. Çocuklarınızı asgari ücretli belediye vb. sokmak size yetiyor.
Bu gençlerin geçmişlerini çaldınız ve geleceklerini mahvediyorsunuz.
Eleştirdiğiniz AK Parti kurulduğu yıldan beri 20 senedir siyaset fabrikası gibi, insan ve politikacı yetiştirirken, siz 100 yıllık partiyi yukarıda iki üç kişi mutlu olsun diye kullanıyorsunuz. "Ben yoksam, parti de yok mantığı", partinin her koltuğuna işlemiş durumda.
Eğer parti için bir şey yapacaksanız, halka ulaşan ve halkı mutlu edecek proje üretin.
Sağlık sistemini yeni baştan yapma projem var. 5 milyon oy getirecek diyoruz, ilaç alacak parası olmayan partili insanları aşıp genel merkeze ulaşamıyoruz.
Partideki kaosun nedeni ne biliyor musunuz? Herkes yerini koruma derdinde! Tüzük kurultayında "üye yapısı ve aday belirleme" kaliteli ve objektif olursa şu anki yöneticilerin yarısı, partinin arka kapısından işsiz hayatlarına geri dönecek.
Son yazımda "Samsun'a ihanet" olarak belirttiğim parti içindeki olayı yazdım. İki taraf da aradı ve olay çözüldü. Ben yanlış anlamışım. Düzeltme yazısı olarak iki taraftan da özür dilerim.
Olay şuymuş; Samsun'un genel merkezde daha güçlü temsil etmek için Samsun'dan Genel Merkez Kadın Kolları seçiminde diş hekimi arkadaşımız aday olmak üzere yola çıkıyor. Samsun'da partinin yönetimindeki en büyük ablam ekibe soruyor: "Samsun olarak bir talebiniz var mı?"
Onlarda yok diyor. Ablamız "önereceğiniz veya istediğiniz bir aday var mı?" diye sormak istemiş ama ekip bu talebi "araç ve şoför" olarak algılayıp "hayır" demiş. Ama ne yazık ki biri de çıkıp Samsun'a sahip çıkalım "bir aday önerelim" dememiş.
Samsunlu CHP'liler olarak, isteklerinizi bundan sonra daha anlaması geniş olan Ordu, Trabzon temsilcilerinden istersiniz.
Bu yanlış anlama yüzünden herkesten özür dilerim.
Önceki yazılarım için de kırılan, alınan kişiler varsa hepsinden özür dilerim.
Beni parti içinde disipline vermek ve ihraç etmekle tehdit ediyorlar. Siz çocuklarınız iş bulamaz, akademisyen olamaz, yükselemez diye bırak parti üyesi yapmayı, kendinizi bile saklarken, ben CHP üyesi ve yöneticisi iken doçent ve profesör oldum. Ve bu CHP tarihinde ilk.
Beni disipline sevk edecek kişi varsa yapsın ve o kişi de ne olarak anılacak söyleyeyim. "Beni disipline vermeniz, üniversiteli gençlerinizin ve akademisyenlerinizin geleceğini yok etmeniz demektir. "
Tek istediğim dürüst olun. Bir doktorun size hastalığınız için yanlış bir şey değil, bilerek, isteyerek yalan söylediğini ve sizi tedavi etmek için bilgisini, becerisini paylaşmadığını düşünün. Siyaset de böyle. Yoksa doktor bir kişinin ama siyasetçi bir neslin, çocuklarınızın ve gençlerinizin hayatını kaydırır.
Paylaştığın senindir, sakladığın değil!
Sağlıkla kalın…
Değerli doktorum,sevgili kardeşim ,birlikte görev yapmaktan gurur duyduğum yoldaşım.Paylaşımların çok kıymetli,teşekkür ederim.