Atı alan Üsküdar’ı değil, sınırı geçti!
CHP'deki akıl tutulması halen çözülemedi. Neden mi?
En zekisinden en eğitimsizine, en fakirinden en zenginine hiçbiriyle muhatap olmamış insanlar sizin politikalarınızı belirler ise…
Sağlık sektöründe devlette, üniversitede, özel sektörde en fakir hasta ve yakınlarından en zenginlerine, en eğitimlisinden en cahiline kadar halka hizmet vermemişsen, 17 yaşından 30 yaşına kadar gençlerin eğitimine katılmamışlardan parti yönetimini belirler ise, sonun Kılıçdaroğlu gibi olur.
Sayın Kılıçdardaroğlu yüzde 48 oy aldı ama milletvekillerinde 4 parti ortak yüzde 25 oy aldı. Ve hep dedik; biz CHP'ye en az 200 vekil kazandıracak bir sorumluluğun altına girip aday adayı olduk.
Kılıçdaroğlu genel seçimlerdeki ilk açıklamasında, “Milletvekili listelerini ben yapmadım, arkadaşlara verdim ve onlar hep eş-dost yazmışlar" diyerek neden kaybettiğinin özeleştiri yaptı.
Milletvekili Mustafa Sarıgül, “Kılıçdaroğlu kaybetmedi, biz kazandıramadık” diyerek vekil listelerine işaret etti. Şu an CHP'nin en az 200 etkili ve yetkili, bilgili vekili olsaydı, yer yerinden oynardı.
Kılıçdaroğlu adaylık açıklaması son günlere kadar kaldıkça, panikle ve herkesi konsolide etmek için acele ile milletvekili listelerini akıllıca yapamadı. Aynı durum CHP kurultayında yaşandı ve kurultaydan 3 gün önce genel kurulda "halkın umudu Kılıçdaroglu" diyenlerin, seçilmiş delegelere iphone kozunun tutup tutmayacağını bilmeden kurultayda kazanınca, yine acele ve panik ile Parti Meclisi’ni yaptılar.
Keşke o kurultayda kazananlar ve kaybedenler ortak akıl ile şunu deseler idi:
“Bize genel seçimde kaybettiren bu yanlış ve acele aday seçiminden ders alalım. Ortak karar ile etkili, yetkili ve bilgili akademisyenler ile Parti Meclisi’ni yapalım. Bunun için zaman verin ve ortak akıl ile partiyi yönetelim.”
Eğer bunu deselerdi şimdi Sayın Genel Başkanımızın düştüğü hiçbir olumsuz durum yaşanmayacaktı. Hatırlayın, Kılıçdaroğlu'na canlı olarak Kapalı Maraş sorusu sorulduğundaki yaşanan cehaletten o dönem sorumlu olan herkes halen yönetici. Ders vermeyen, ders alamaz.
Ders vermek derken…
Suriye, Irak, Filistin vb. tüm Dünya'dan gelen öğrencilerine ders anlatıyorum. Hepsi ülkelerindeki en zeki öğrenciler ve aileleri Avrupa yerine en modern Müslüman ülkesi olan Türkiye'de eğitim alsınlar diye bizim üniversitelerimize yolluyorlar. Hem para veriyorlar hem en zeki öğrencilerini bize yolluyorlar.
Ben onların bizim ülkemiz için kazanç olduklarını düşünüyorum ve onlara sözlü sınavda ilk sorduğum soru; "Bizim ülkemizde kalacak mısınız?" oluyor.
Çünkü en az 6-7 yıl boyunca tüm üniversite olarak, sanki kendi öz evladımız gibi yetiştiriyoruz. Dönmezler ise hepsi bizim kazancımız çünkü onlar ülkelerinin en zeki ve en zengin, modern çocukları. O yüzden kalmalarını çok istiyorum. Eğer ülkemizde kalmaz ve Suriye gibi dünyanın tüm ülkelerine geri döndüklerinde, benim eğittiğim çocuklarım olarak, Türkçe bilen birer Türk kültürü olarak bizi temsil edecekler.
Düşünsenize Afrika'da bir ülkeye gidiyorsunuz ya da dünyanın herhangi bir ülkesine; sizin eğittiğiniz bakan, yönetici, doktor vb. var.
Suriye yeniden yapılanacak ve milyonlarca mülteci geldi diye eleştirdiğimiz o kişiler, şimdi ülkelerine dönecekler. Ama nasıl?
10 yıl boyunca hepsi Türkçe öğrenmiş, çocukları Türkiye'de doğmuş ve üstünde Atatürk olan Türk Lirasını kullanan insanlar olarak ülkelerine dönecekler.
Onları kazandık, hayatlarını kurtardık, sayılarını çoğalttık, Türkçe'yi öğrettik ve Türk kimlikleri ile ülkelerine yolcu edeceğiz.
Önceki yazılarımda; mevcut hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptıklarına, bizimkilerin hayalleri ile ulaşamıyor. Bu CHP'den değil, mevcut CHP'lilerden ve parti yöneticilerinden kaynaklanıyor.
"Take home message" diye başlık attık çünkü bunları 10 yıldan fazla CHP üyesi ve eski bir yöneticisi olarak Türkçe anlatmaya çalıştık, anlamadılar. Belki böyle anlarlar!
Saygı ve sağlıkla kalın...
Yine muhalefete MUHALİF yazılarda bugün...!!! Parti içi demokratik muhalefete evet ...Ancak bunun Parti içinde yapılması gerektiğine inanıyorum... kamuoyu önünde akp övgüsü ile değil...!
Oyu parti icinde degil kamudan alıyorsun. Amaciniz partinin kendi içnde iktidarı ise haklısınız. Ama ülkede iktidara gelmek içinse kamuyu sizi dinlemesini sağlamanız lazım. Şu an kimse "muhalefetin ne dediğine bakmıyor" kimin ne dedigine bakiyor. Farkı göremezseniz sadece muhalefet olursunuz. Bu size yettiği icin bu yazıya cevap verdiniz.