‘Primer Silier Diskinezi’ dediğimiz genetik bir hastalık ile doğan ve halen tıpta çaresi olmayan bu hastalık ile mücadele eden Fas asıllı 2 aylık Yunus bebek, tedavi için Sağlık Bakanlığı’na ait uçak ambulansla Hollanda'dan Türkiye'ye getirildi. Hakkında çok yazıldı ve eleştirildi. Size gerçek bir hikaye anlatayım ve olaya bu açıdan bakın…
Temmuz 2019 ayı ve Hollanda’da doğan 4 yaşındaki Ayşe yaz tatili için memleketi olan Samsun’a geliyor. Öksürük ve ateş şikayeti ile ülkemizde acil servise geldiğinde zatürre tanısı ile yoğun bakıma yatırılıyor.
Ayşe kızımızın çocuk doktoru ile birlikte akciğer filmine bakıyoruz ve aile ile konuşuyoruz. Ayşe bebeğin doğduğu günden beri her yıl neredeyse sürekli zatürre tanısı ile Hollanda’da üniversite hastanesinde yattığını öğreniyoruz.
Doğumdan itibaren filmlerini istiyoruz, yeni tomografi ve tahliller ile aynı gün tanısını koyuyoruz. Ayşe bebeğin doğuştan itibaren midesi akciğerine kaçmış bir “konjenital diafragmatik herni” dediğimiz bir tür fıtık olduğunu öğreniyoruz.
Ayşe bebeğin anne karnından itibaren doğumla birlikte midesinin sağ akciğerde olduğunu ve beslenme ile midesi doldukça akciğeri sıkıştırdığını ve zatürre benzer tablo yaptığını gördük.
Acil ameliyat olması ve midesinin akciğerden çekip normal yerine getirilmesi gerektiğini ve zaten tanı koymakta çok geç kalındığını ve akciğeri tamamen kaybetmemek için ameliyat olması gerektiğini ailesine söyledik.
Bunun üzerine aile Samsun’da izinde olduğu için alelacele Ayşe bebek Hollanda’dan ambulans uçakla doğduğu ve 4 yıldır yattığı, takip edildiği Radboud Nijmegen Üniversite Hastanesi’ne gidiyor.
Oradaki doktorlar ile görüşüyoruz ve tanısını anlatıyoruz ama buna onlar da inanmıyor. Çünkü hiç böyle hasta görmemişler ve hastanede konsey ile toplanarak karar vermek istiyorlar.
Ben; Hollanda’da doğan Ayşe bebeğin doğduğu günden itibaren çekilen tüm filmlerine baktığımı ve bizim Türkiye’de koyduğumuz tanının doğru olduğunu, vakit kaybetmeden ameliyat edilmesi gerektiğini aile ve Hollanda’nın en iyi üniversite hastaneleri doktorları ile tartışarak anlatmaya çalışıyorum.
Ve nihayet Ayşe bebeğimize tanı koyduktan 3 ay sonra eylül 2019’da bizim tanımızın doğru olduğuna karar veriyorlar ve ameliyat kararı alıp ameliyat ediyorlar. Ameliyat sonrası söylediğimiz her şeyin doğru olduğunu, akciğer kurtarmak ve Ayşe bebeğin sağlıklı bir hayat kurması için bu tanının ilk günden koyup bu ameliyatın yapılması gerektiğini söylüyorlar. Ayşe bebeğimizin annesi Duygu Hanım bize çok teşekkür ediyor.
Şimdi tıp eğitimi Avrupa ve Amerika’da bizim ülkemizden daha iyi ve gelişmiş olduğunu herkes biliyor.
Tıp alanında bilgi üretme ve tıpta yapılması gereken ‘rehber’ dediğimiz hastalıklara yaklaşımı Avrupa ve Amerika’dan yapılan uygulamalara göre yapmamıza rağmen, bizim hasta tecrübemiz hepsine göre kat kat fazla.
Kendi branşımdan örnek vereyim; Avrupa ve Amerika’daki Göğüs Hastalıkları Uzmanı bir doktorun 1 ayda zatürre tanısı koyup tedavi ettiği bir elin parmaklarını geçmeyen hasta sayısını, Türkiye’deki aynı statüdeki bir doktor, 1 günde kat kat fazla görüyor.
Halkımız şunu bilsinler ki biz Türkiye’de yaşayan ve çalışan doktorlar tüm branşlarda en iyi hasta tanı ve tedavi pratiğine sahip doktorlarız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği “Beni türk doktorlarına emanet edin” sözünü bugün; yani bilgi ve iletişimin en iyi olduğu dönemde nasıl doğru bir söz olduğunu anlıyoruz.
Gelelim Yunus bebeğe; Anne Zeynep Rahou, Fas ve Hollanda'da hastalığına çare bulunamayan iki aylık bebeğinin tedavisi için sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'den yardım istemişti. Yaşatamayacak bile olsak bir annenin çocuğu için son isteği idi ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu isteği yerine getirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız bir annenin son isteğini; “Türk doktorlara emanet olma” isteğini yerine getirdi.
Yunus bebek ve bu yazımız öyle güzel bir zamana geldi ki bugün Ayşe bebeğin annesi Duygu Hanım bana mesaj atarak, bu hafta Türkiye’ye geldiklerini ve cuma günü kontrole gelmek istediklerini söylediler.
Çok mutlu oldum çünkü Ayşe bebek 7 yaşında…
Olayın içinde senin olduğunu okumaya başlayınca yazının sonu gelmeden mutlu sonla biteceğini tahmi ettim Şevket hocam..sen bir harikasın.. kendimden bilirim..(Adem hoca)