Yeni çağın en büyük sorunlarından birini anlatmaya çalışacağım. Daha önce belki duymamış olabilirsiniz. PNS (Parlayan Nesneler Sendromu) ve İngilizcesi SOS (Shiny Object Syndrome).
Peki, gününüzde neredeyse gençlerin tamamında var olan bu hastalık ne?
Sürekli olarak yeniliklere, en iyi teknolojilere dikkat etme arzusuna ‘Parlayan Nesneler Sendromu’ adı veriliyor.
Özellikle teknoloji hızlı ilerledikçe akıllı telefonlar, taner, bilgisayarlar, televizyonlar, dev ekranlar vs... hayatımızı sardı.
İlk telefon ile kısa mesajın 1992 yılında ‘merry christmass’ ile atılmasından 30 yıl içinde bu teknolojinin nasıl büyüdüğünü hızla görüyoruz.
Bu sendrom; sadece çocukların ve gençlerin değil halen eli ve aklı aktif her yaşlının da parlak olan nesnelere dikkat kesilmesinden alıyor adını.
Parlayan ekranlar insanın dünyası oluyor ve etrafındaki tüm gerçek dünyayı sanal parlak ekranlardan takip etmeye başlıyor. Bu sadece dış dünyadan ve insan iletişiminden uzaklaşmakla kalmıyor, zamanla sendromun kapsamı bir parlak bir nesneye odaklanmasının çok daha üzerine çıkıyor. Sadece çocuklar değil hemen her yaş grubundan insanın sürekli ve çok hızlı değişen modalara, yeni akımlara kapılması ve bu kapılmaların çok kısa sürmesini anlatıyor.
Parlayan her şey önce gözümüzü, sonra dikkatimizi ve en sonda beynimizi esir almaya başlıyor.
Ders çalışmaya, kitap okumaya ya da mesleğimiz gereği bir işe başlamışken bir bildirimle dağılan dikkatimizi geri toplamak epey vakit alıyor.
Aklımıza takılan bir meseleyi Google üzerinden araştırmak için girdiğimiz internette ne arayacağımızı unutup kendimizi bambaşka mecralarda buluyor ya da internetten bir yazı okurken karşımıza çıkan reklamlara kapılarak alışveriş sitelerine dalıveriyoruz. Bu tüketim çılgınlığı yaratıyor.
Yapılan araştırmalar 10 saniye sosyal medya, whatsapp vb. dünyaya girip çıkan bir insan beyninin kendini toparlayabilmesi için kişiden kişiye değişmekle birlikte 15 dakikaya kadar zaman aldığı bildirilmiş.
Ekonominin en zor dönemden geçtiği bu dönemde en ucuz şey "kitap".
Kitap kulüpleri ile belki insanların bu sorunu çözebiliriz.
Medeni ve gelişmiş ülkelerde çocukların, gençlerin ve yaşlılarımızın kitap okuyup tartışıldığı kitap kulüpleri ile bu sendromun üstesinden gelmeye çalışmalıyız.
Sağlıkla kalın.
Gerçekten kitap okumayı,dikkati,mükemmelliği,engelliyor. Çok güzel bir konuyu işlemişsiniz kalemine sağlık hocam.Günaydın.
Öğrenciler de hazırcı oldu. Okuyarak araştırarak ödev yapmıyor ders çalışmıyorlar. Çok önemli bir soruna değinmişsiniz saygılarımla.