Sadece Türk tarihinin değil tüm dünyanın gelmiş geçmiş en büyük düşünürü, filozofu, bilgini, alimi, Nihat Doğan (!) ses getirecek, büyük bir yoruma imza atmış ve demiş ki: “Kasımpaşa, Hatayspor, Sivasspor, Rizespor ve Samsunspor, F.Bahçe'nin pilot takımlarıdır.”
Hz. Mevlana’nın dilinden çıktığı iddia edilen şöyle bir söz var; “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım vardır. Bir lafa bakarım laf mıdır diye, bir de söyleyene bakarım adam mıdır diye”
Nihat efendiyi muhatap almak bize yakışmaz. Varsın her konuda olduğu gibi bu konuda da fikir beyan edip cahilliğini ortalıklara sıçıversin. Kendilerine naçizane bir önerim olsun. Aristo’nun “Ethos, Pathos, Logos” üçlemesini bir zahmet okuyuversin.
Nokta.
DAUM HAK ETTİ
Türk futbolundan bir Christoph Daum geldi geçti. Mesleğinin tavan yaptığı bir dönemde Türkiye’de çalışmayı tercih etti. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Bursaspor’da görev yaptı, şampiyonluklar yaşadı. Ülkemizi ikinci vatanı olarak kabul eden Türk insanını çok seven, istiklal marşını ezberleyip coşkuyla söyleyen, Atatürkçü, aydın, bilge bir insandı. Kendine özgü derin anlamlar ifade eden özlü sözleri vardı. “Düşebilirsin. Ne sıklıkta düştüğün önemli değil. Yeter ki yeniden ayağa kalkmaya devam et”, “İyi ile mükemmel arasındaki fark genellikle sadece bir ayak parmağıdır”, “Arabayı kullanırken hep öne bakarsınız, arkaya bakmazsınız. O yüzden geleceği konuşmakta fayda var”, “Almanya’da futbolcunun kalbine girmek zordur, Türkiye’de ise beynine”
Bu hafta oynanan maçlar öncesi kendisi için bir dakikalık saygı duruşunda bulunmayı çok gördüler. Bu ayıpta TFF’ye yeter! Herkesten çok Daum bunu hak etmişti. Mekanı cennet olsun.
BAŞLADIK MI?
Geçtiğimiz sezonun en flaş olayı idi. Hakem Halil Umut Meler, Ankaragücü kulüp başkanı tarafından maç esnasında saha içerisinde darp edilmişti. Dönemin TFF başkanının “Yeter, yeter, yeter!” haykırışları hafızalarımızda yer edinmişti.
Bu üzücü olay sonrası ve ardından gelen benzer hadiselerle birlikte TFF yönetimi olağanüstü genel kurul kararı almış, “Siz bu işi iyi yapamıyorsunuz” diyen muhalifler tarafından paketlenerek kapı önüne konmuştu.
Ligin üçüncü haftasında buna benzer bir olayın yaşandığını önceki gün yayıncı kuruluş spikeri söyledi. Ellerinde görüntüler olmasına rağmen Türk futbolunun marka değerinin düşmemesi için yayınlamayacaklarını ifade etti. Bu karar ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır? Bunun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum.
Ne olduğuna gelince; Antalyaspor-Hatayspor maçının devre arasında maçın hakemi soyunma odasına giderken tartaklanmış. Bu eylemi yapanların Antalyasporlu yöneticiler olduğu söylendi.
İkinci bir hakem faciası ucuz çaplı atlatılsa da olaylardan zerre kadar ders alınmadı aşikar. Bu işler nereye varacak? Doğrusunu isterseniz endişeyle izliyoruz.