Lige aynı anda çıkıp, zirve mücadelesi içerisine giren, bu uğraşta da başarılı sayılabilecek iki takımın 19 Mayıs Stadı’nda ki buluşmasından çıkan sonuç Samsunspor’un lehine oldu.
Tarihinin en sansasyonel yenilgisini geçtiğimiz hafta sahasında 6-0 lık skorla alıp demoralize olmuş bir yapı ile Samsunspor karşısına çıkan Tuzlaspor, kırdığı kalpleri teselli edecek bir sonuç almayı hedefliyordu.
Samsunspor ise üzerinde taşıdığı “beraberlikler takımı” elbisesinden kurtulmak, maçı kazanarak üst sıralardan kopmamak niyetindeydi.
Maça çıkarken, kırmızı beyazlılarda savunmada zorunluluk değişiklikler vardı… Sakat olan Veli ve Caner, yerlerini Yalçın ve Erhan’a bırakmıştı… Yenilerden sadece Saviçeviç, Kerem Can ve ne oynadığı, nerede oynadığı belirsiz Nadir ilk on birde idi.
Takımın bal vermeyen arısı, sözüm ona golcüsü, sağ açıktan, sola, oradan da savunmaya geçti.
Bir arada orta sahada göründü.
Maça konuk ekip hızlı başladı. Aldin kafa vuruşunu düzgün yapsa Samsunspor bir dakika da ikinci kez başlama vuruşu yapardı…
16. dakika da rakibin beceremediğini Guido yapınca Samsunspor öne geçti. Golde Erkan’ın adres teslimi ortasına şapka çıkarmak gerekir.
Sonrasında kırmızı beyazlılar tempoyu düşürünce oyunun kontrolü Tuzlaspor’a geçti.
Yakaladıkları üç önemli pozisyonda kaleci Nurullah skorun elde tutulmasını sağlayan müthiş kurtarışlar yaptı.
İkinci yarı golü arayan beraberlik için saldıran konuk ekip, dirençli oynayan Samsunspor idi.
“Korner kullanmadan maç bitecek mi ?“ diye kendimi sorgularken, ikinci gol üst üste kullanılan kornerlerden geldi.
Akıl küpü Kubilay topu Yalçın’ın kafasıyla buluşturdu, O’da filelerle.
İkinci gol beyinlerdeki endişeleri eritti.
Daha kontrollü, daha rahat bir oyun ortaya konuldu.
Her pozisyonda kalesinde adeta devleşen Nurullah’ı alt edemedikçe de Tuzlaspor’un da umutları azaldı.
Bel ki fark daha da açılabilirdi ancak son vuruşlarda kaleci Haydar “size yediğim iki gol yeter” dedi.
Bitime on beş dakika kala üç yabancı değişikliğine neden ihtiyaç duyuldu?
Anlamadım…
Fayda etmeyeceklerini, katkı sağlamayacaklarını köydeki Hüsmen ağa bile öğrenmişken.
Söz ettiklerimden biri, iki metre mesafeden boş kaleye topu iteleyemeyen ardından kaleciyle karşı karşıya kaldığında sonuç alamayan Plumain’dan başkası değil.
Kazıklayanlara helal olsun, inanıp da kananlara da…
35 gün sonra, üç beraberliğin ardından kazanmak, hem de ilk yarıda gol atma başarısını göstererek üç puanın sahibi olmak mutluluk verici.
Emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Yazımı şu uyarımla bitirmek isterim.
Pek çok kez yazdım, bir daha yazsam mürekkebim bitmez…
Kronik vaka haline gelen kaleciye yapılan lüzumsuz geri paslar bir gün can acıtacak ! Teknik heyet bu konuya şiddetle el koymalı.